Dünya Kız Çocukları Gününü Kutlamıyoruz

Dünya kız çocukları günü diye bir şeyi kabul edemiyorum bir anne olarak... Sadece kızlar mı eğitim hakkından yararlanamıyor? Kaç erkek çocuğu var okumak isterken çoban olan, işçi olan, tarlaya giden, kız çocuklarına dokunamadıklarında zenne olan, savaşmak zorunda kalan, savaşın içine doğan, istismar edilen...

Cinsiyet eşitsizliği ve her çocuğa eşit haklar esas savaşmamız gereken şeyken daha çocukken onları ayırmak nasıl bir mantık?

Şu an Türkiye'deki denetimsiz fabrikaların kaçında Suriyeli erkek çocukları çalıştırılıyor? Kaçımız gerçek anlamda farkındayız?  Çocuk işçi çalıştırmanın önüne geçtik mi? Cinsel istismarda erkek çocuklar da kız çocuklar kadar zarar görüyor önüne geçebiliyor muyuz? Bir evladım olduğu için gurur duyuyorum, ama erkek ama kız ne fark eder. Eşit şartlarda, eşit haklara sahip olarak büyümelerini istiyorum çocukların... Bir cinsiyeti öbüründen ayıran, birini korurken diğerini görmezden gelen hiçbir şeyi kabul etmiyorum... Eşit olmayı öğretsek her ikisine de, birbirleriyle mücadele etmek zorunda kalmasalar...

Kutlamıyoruz dedim çünkü bu konu çiçekle, böcekle, kızım seni çok seviyorum, her ailenin bir kız çocuğu olmalı tadında yaşanıp geçilecek bir gün değil. Sadece kızlara ait hiç değil.

İzmir Barosu, Kadın Hakları Danışma ve Hukuk Araştırmaları Merkezi 11 Ekim 2016 da yayınladığı bildiri şu şekilde:



1 Ekim Dünya Kız Çocuklar Günü kız çocuklar için bir bayram değil, eşitsizlikle mücadele günüdür.
Türkiye’nin Peru ve Kanada ile ortaklaşa hazırladığı tasarının BM Genel Kurulunda kabul edilmesi üzerine 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü olarak kutlanmaktadır. Burada amaç kız çocuklara karşı ayrımcılık ve şiddetin sona erdirilmesi ve kız çocuklarının desteklenerek güçlendirilmesidir. Bugünün kız çocuklarına atfedilmesini isteyen ülkemizde cinsiyet eşitliğini sağlamak ve kız çocukları korumak için ilan edilen 11 Ekim maalesef sadece yasalarda kalmaktadır. Kız çocuklarının okula, sağlık hizmetlerine ve özgür büyümeye ulaşmasının önündeki engellere karşı bir türlü etkin mekanizmalar oluşturulamamıştır.

·         “Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması 2014” sonuçlarına göre Türkiye genelinde 181 bin 36 çocuk gelin bulunmaktadır; çocuk yaşta evlendirilen kız çocuk sayısı, erkek çocuk sayısının 21 katından fazladır. Erken yaşta evlendirilen kız çocuklarının % 14’ü 15 yaşın altındadır.
·         Hamilelik ve doğumun yol açtığı sorunlar 15-19 yaş arası genç kızlarda birinci ölüm nedenidir.
·         Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre erken evlilik ve nişanlanma nedeni ile eğitime devam etmeyenlerin %97.4’ü kız öğrencilerdir. Kız çocukların eğitimleri aileleri tarafından nişanlanma veya evlendirme gerekçesiyle yarıda kesilmektedir. UNICEF’in temel eğitimde cinsiyet eşitliğinin sağlanmasını gerekli gördüğü 25 ülke arasında Türkiye’ye de yer almaktadır. 2014 yılında ortaokuldan mezun olan 36 bin 401 kız çocuğu açık liseler de dahil olmak üzere hiçbir kuruma kayıt yaptırmamıştır. Bu da ilköğretim çağında olup da okula gitmeyen kız çocukların sayısının, aynı durumdaki erkek çocuk sayısından 600 bin fazla olduğunu göstermektedir.

11 Ekim Dünya Kız Çocuklar Günü kız çocuklar için bir bayram değil, eşitsizlikle mücadele günüdür. Bu nedenle sürekli ve kararlı bir devlet politikası ile kız çocuklarına yönelik ayrımcılık, ihmal ve istismarın ortadan kaldırılması için etkin mücadele yöntemleri oluşturulmalı, kız çocuklarının eğitim haklarını ve sosyal hayata aktif katılımlarını destekleyerek toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanmalıdır.

İzmir Barosu; 2011 yılında kurduğu Kadın Hakları Danışma ve Hukuk Araştırmaları Merkezi aracılığı ile hukuksal ve toplumsal alanda cinsiyet ayrımcılığına yol açan düzenleme ve uygulamalara karşı mücadele ederek kız çocuklarının hak ve özgürlüklerin teminatı olmaya devam edecektir.



Yukarıdaki veriler kız çocukları ozelinde yapilan istatistiki calismalar olan boyutu ki bence bu işin bir de erkek çocuk boyutu var. Çünkü en az kız çocuklar kadar erkek çocukların da çocukluklarını yaşama, eğitim hakkına sahip olma daha da önemlisi kızlarla eşit olduklarını öğrenmeye ihtiyaçları var.


Eşitlik vurgusu çok önemli burada. Pozitif ayrımcılık dediğimiz şeyin de temelinde her ne kadar iyi niyetler olsa da adı üstünde Ayrımcılık var.

Her hangi bir jenerasyonda herhangi bir gruba biraz olsun bile boş bir üstünlük duygusu yüklerseniz bu ileride bir canavar yaratmış olduğunuzu fark ettiğinizde onarılmaz sonuçlar doğurmuş olur. Tarihte bol miktarda örneği mevcut.

Eğer gerçekten kız çocuklarının bugün ki rakamsal verilerle çocuk gelin olmasının, öğretim haklarından yararlanamamasının önüne geçilmek isteniyorsa bunun yolu bir günü kız çocuklarına ithaf etmekten değil, eğitimle, politikalarla, kanunlarla daha denk nesiller için çalışmaktan geçer.

Bugün mesela kaç kadın kızıyla ilgili "Bugün dünya kız çocukları günü kızım seninle gurur duyuyorum. Bir kız çocuğu..." içeriğinde paylaşımda bulundu yine aynı gün kaç kadın evdeki farklı cinsiyetteki 2 kardeşten kız olanına "kalk hadi sofrayı kuralım" dedi. Eğer önce kendimizi sonra da kız erkek fark etmeden çocuklarımızı eğitmezsek 10 değil 100 yıllar boyuca da farklı anlamlara gelen benzer günler kutlasak da bir ise yaramayacak

Ayrıca da bir cinsiyeti öbüründen ayrı tutan günler karşı tarafta sadece dışlanmışlık hissi yaratır.

Bugün sorun çözmeden problemin adını koymak gibi düşünülen şey yarın sorunun kök nedeni haline geldiğinde ise çözülecek şey sorunu yarattığımız kafayla cevabı bulabileceğimizden çok daha kompleks bir halde karşımıza çıkar.

"Niye ya biz insan değil miyiz?" düşüncesi de bir çeşit ayrıştırma ve nefret tohumudur ve eğer beslenirse zamanla çok kötü sonuçlar doğurur.

"Kadınlar günü neyinize yetmiyor bir kızlar günü eksikti" cümlesi kaç ortamda yankılandı

Bugün kaç kız çocuğu sadece laf olsun diye "Bugün kız çocukları günü, hadi kutlayın" dedi?
Kaçı günün anlam ve önemini gerçekten biliyordu?
Kaç erkek çocuk bu konudan bugün rahatsız oldu?

Bu konuda yapmamız gereken şey çocuklara altını dolduramadığımız günler hediye etmek mi yoksa onlara kendi yaşıtlarının nasıl şartlarda yaşadıklarını anlatmak mı?

Çözümün kendisine onları dahil etmemiz gerekirken, sadece "kutluyorum" dediğimizde üstümüze düşen görevi yapmış mı sayılıyoruz? Bir tane bile konunun özüyle ilgili bir yazı görmedim dün sosyal medyada.

Kaldı ki eğitim alma hakkı sadece kız çocuklarından sakınılan bir şey değil bir sürü erkek çocuk da bundan mahrum bırakılıyor bizim ülkemizde. Cinsel istismarda konusunda da öyle.

Bizim ülkemiz gibi ataerkil toplumlarda erkeklere değil cinsel istismar konusunda şikayet etmek, düştüklerinde canlarının yanabileceği konusunda bile kadın, erkek fark etmeden katı kurallar koyuyoruz. Sanki o canlı değilmiş gibi, canı yanamazmış gibi. Düşünsenize düştüğünde bile şikayet hakkı olmadığını düşünerek büyüyen bir çocuk sizce cinsel istismar ile ya da istismarın herhangi biriyle karşı karşıya olduğunda şikayet edebileceğini düşünür mü?

Etmiyorlar, saklıyorlar, çünkü bu ayıbın kendilerine ait olduğunu düşünüyorlar.

Kız çocukları üzerine gidiyoruz ama bir tarafta da öbür konuyu hasır altı ediyormuşuz gibi hissettim.

Bir anne olarak kızım senin gününü kutluyorum demek içime sinmedi


İçi boş günleri önümüze  sanki hediyeymiş gibi sunmalarından ben artık çok sıkıldım...

Gerçekçi uygulamalar, gerçekçi değişimler görmek istiyorum...

Kız çocuklarının ve erkek çocuklarının korunacağı değil, eşit bir dünyada yaşayacağı günler görmek istiyorum...



Çünkü daha iyi bir dünya, daha eşit bir dünya ile mümkün


Bu da sana en net anlatacağım şeylerden biri kızım.


Popüler Yayınlar