Bebekle Gezme Rehberi

2016 yılında ara ara İstanbul'da bir yerler patlarken


Bebekle gezme deyince ne geliyor aklınıza?

Tatil mi? Şehir dışına gitmek mi? Yurt dışına gitmek mi?

Aslında çok daha basit. Henüz 40ı çıkmamış bebeğinizle evden çıkıp tek başınıza 2 mahalle ötedeki arkadaşınıza gitmek de bir başarı sayılır, farkında mısınız?

Şimdi 40 ı çıkmış bebekle sokağa çıkılmaz diyecekler sessizce bu sayfadan ayrılsınlar lütfen.

Yazının bundan sonrası bebekten önce geziyordum bebekten sonra da eve kapanıp kalmak istemiyorum diyen anneler için bizzat denediğim ve işe yarayan tavsiyeleri içerir

Defne 3 haftalık - Eve yakın bir kafede




               

Mesafeler Önemli Değil


Lütfen çıtanızı -eğer mecbur değilseniz- Everest'e koymayın. Kendinizi sevin ve bazı şeyleri alıştıra alıştıra yapın. Bebekle gezmek hem sizin için hem de bebeğiniz için yeni bir şey olacak.

Kendinizi de zorlamayın. İlk bir iki seferde evde sizinle olan birilerinden yardım isteyin. Önce site ya da belki yakın bir markete kadar gidip gelin.

Sonra belki biraz daha yürüme mesafesinde ama daha uzak bir kafeye gidip bir şeyler yiyip içip daha uzun süre dışarıda kalmayı deneyin.

Gezme dediğimizde aklımıza ilk gelen Machu Pichu dağlarına çıkmayı bir kenara bırakıp İstanbul'da ya da ulaşımın çok daha çetrefilli, mesafelerin zor ulaşılabilir olduğu büyük şehirlerde yaşayanlar için söylüyorum bunu bir belediye otobüsüne ya da minibüsüne binip bebekle başbaşa bir tanıdığınıza gitmeyi deneyin.


Sonra belki daha uzağa sonra şehir dışı ya da tatiller gelir zaten sırasıyla.

Kendinize yapabileceğiniz en büyük kötülük daha önce hiç kısa mesafeler evden çıkmadan tatile gitmek olacaktır. Ne siz tatilden bir şey anlarsınız ne de bebeğiniz rahat eder.




                              


Alınacaklar listesi hazırlayın

İlk başlarda yanınıza almanız gereken milyonlarca detayı unutup çıkacaksınız evden. Ve Murphy Kanunları tam da burada devreye girecek ve siz neyi unutursanız, o gün en çok ona ihtiyaç duyacaksınız :)

Mesela o gün ilk kez mi eşofman altı almadan çıktınız? O gün mutlaka çok uzun zamandan sonra ilk kez bez sızdıracak ve her yer kaka olacak. Bunu yaşadım bizzat tecrübe ettim :)

Ama gözünüz korkmasın zamanla insan bir liste yapıp evden çıkmadan bir göz daha kontrol etmeyi öğreniyor. Ayrıca bir şeyler unutmak çok da önemli değil artık her yerde her eşyayı bulabiliyoruz. Sadece steril etmeden kullanmak zorunda kalabilirsiniz kıyafetlerinizi.


Gözünüzde büyütmeyin


Eskiden bulaşık makinesi olmayan zamanda dayımın mutfağında
"Bulaşık Başlayıncaya Kadar ZORDUR" yazan bir kart vardı :)

Yolları, insan kalabalığını, trafiği, mevsimleri, bebekle yolda olmayı gözünüzde büyütmeyin.

Atın kendinizi sokağa. Hastalıklardan korkuyorsanız ilk 40 gün toplu taşımaya binmeyin yine de mutlaka her gün 10 dakika bile olsa birlikte bir markete gidin gelin havanız değişssin.

Bebekle araba kullanmak çok daha zor ilk zamanlarda. Dolayısıyla toplu taşıma candır. Bebeğinizin bağışıklık sistemini güçlendirmek için anne sütü kadar dışarıdan aldığı farklı bakterilere de ihtiyacı var. Bırakın yavaş yavaş o da dış dünyaya alışsın.

Sonra en ufak bir rüzgarda üşüten, tutulan, her bakteride hasta olan çocuklara ve hatta bir adım ötede yetişkinlere dönüşecekler, korumanın dozajını da tadında bırakmak lazım.

İlk kez Defne ve Stark'ı site içinde dışarı çıkardığımız ve yürüyüş yaptığımız gün
Defne 3 haftalık


Ne kadar erken o kadar iyi

Zaten 3 gün kontrolüne ve 1 hafta kontrolüne dışarı çıkacaksın. Bu zamanlarda sizinde iyileşmek ve emzirmek için evde olmaya ihtiyacınız olabilir. Ama eğer kendinizi iyi hissettiğiniz bir an olursa mutlaka çıkıp hava alın. Eskilerin dediği gibi 40 gün evde kalmak, 3 ay evde oturmak falan böyle şeyler yok. Yabancıların bebeleri AVM'lerde bile yerlerde geziniyor da hasta olmuyor bizimkilerin neyi eksik?

Ayrıca da evde oturdukça insana dışarı çıkmak çok daha zor geliyor. Adım adım ama çok da gecikmeden çıkmak lazım.


Defne 6 haftalık - İlk kez otobüste 

Kararlı olun

Evden çıktınız ve bebeğiniz ağladı.

Hayır yani, siz ne bekliyordunuz? Mükemmel bir şekilde bebek arabasında ya da kanguruda sakin sakin uyuyacağını mı?

Panik olmayın. Evdeyken de ağlayacaktı, siz sokağa çıktınız diye değil yani. Ve herkesin bebeği ağlıyor. Sadece zamanla bunu yönetmeyi öğreniyor insan. İlk zamanlar herkes için zordu. Başkalarının size ne dediğinin hiçbir önemi yok, insan beyni mükemmel işleyen bir sistem insan üremekten korkmasın diye hamilelik, doğum, lohusalık, uykusuzluk ilk gün olduğu kadar acıtmıyor zamanla.

Dolayısıyla ilk gördüğünüz aksilikte sokakta olmaktan korkup vazgeçmeyin.

Daha kakalar yapacak, o kakalar ensesine kadar çıkacak(evet bu herhalde en kötüsüydü durup durup buraya geliyorum. Kahretsin! Keşke bir fotoğrafı olsaydı)

Neyse olacakta olacak. Ama her seferinde siz daha kolay halledeceksiniz bana güvenebilirsiniz.

En kötü ihtimalle insan yabancılarla iletişim kurmaya başlıyor

"Şu kakalı bezi şuradaki çöpe atıverir misiniz teyze? Cık cıklamak yerine bir yardım etmiş olursunuz hem. Bebeği bırakamıyorum bakın."

Ne diyordum. Kararlı olun!


Temiz Hava ve Ortam Değişikliği Hepinize İyi Gelir

Evet yaa!! Temiz havayı da geçtim o başardım hissi ve hatta onunla birlikte gelen

"Sonunda yine ÖZGÜRÜM" çığlığı en güzeli.

Adaya gittiğimiz gün Defne'yle inanılır gibi değildi. En son üniversite öğrencisiyken bu kadar kibar insanı arka arkaya İstanbul otobüslerinde görmüştüm. Saatle ilgili olsa gerekti. Ne de olsa çılgın trafik ve çetrefilli iş yaşamı insanları insanlığından çıkarıyor vahşi orman kanunları yerini bırakıyordu mesai saatlerinin dışında.

Bir iett dolusu yaşlı tonton amca ve teyzeler düşünün kalkıp size yer vermeye çalışıyorlar.

Bak yine duygulandım. Bir de Adada bir siz bir öğrenciler bir de Araplar oluyor. Sanki İstanbul değil.



Felaket Tellallarına ve Motivasyon Kırıcılara İzin Vermeyin

Bu zaman zarfında herkes bir laf söyleyecek.

Gözünüzü korkutmaya çalışacaklar,
"Nasıl emzireceksin?"
"El kadar bebeyi hasta edeceksin"
"Trafikte çocuk heba olacak"

diyecekler. Siz de onlara

"Benim dışarı çıkmamla sizin eve öksürerek gelmeniz arasında hiç bir fark yok."
"Herkes sokaktan gelince eve girmeden steril mi oluyor? Siz de eve gelmeyin isterseniz."
"Bir sürü insan emziriyor bir şekilde ben de bulurum bir yolunu. Amuda kalkmam gerekmeyecek neticede"
"O yolda uyur hiçbir şey olmaz"
"En iyi anne mutlu anne, ben böyle mutlu olacağım"

gibi türlü karşı ataklarla car car konuşarak susturabilirsiniz.
Sonra da lohusalığa atın suçu :)

Bu sırrımı da sizinle paylaştığıma göre şimdi onlar düşünsün!!!




Bebeğinizle birlikte siz de gezmeyi tekrar öğrenin

Bebekle gezmek dediğimiz şey yetişkin hayatındaki gezmeye hiç benzemiyor.
Bir kere hiç acelen yok.

Koştur koştur işten çık, trafikte saatlerce debelen, buluşma noktasına git, hapur hupur hızla yemek ye aynı anda aylardır konuşamadığın konuları sıkıştır, keyif al ama bir o kadar daha yorul gibi bir şey değil.

Mesela her an programınız değişebilir ve hep heyecan ve aksiyon en üst seviyede.

Bildiğiniz gibi değil. "Acıkacak mı? Uyanacak mı? Uyanınca ağlayacak mı?" stresleriyle birlikte bir süre sonra algısı açıldıkça etraftaki insanları izlemesi, iletişime geçmesi falan da ayrı bir tat olacak.


Kangurunun Rahatlığını Gözardı Etmeyin


Bebek arabası iyi güzel de İstanbul toplu taşıması için hem çok havaleli hem de kaldır, indir, sığdır falan bunlar çok uğraştıran şeyler.

Onun yerine bebeği kanguruya koyun, emziği verin ya da vermeyin, o uyusun siz ister kitap okuyun, ister sosyal medyada gezin. Önünüzde bebek, sırtınızda sırt çantası, kotunuz tişörtünüz, lohusa topuzunuzla sizden daha havalı bir şey görebileceğinizi zannediyorsanız çok yanılıyorsunuz. Bir süre odak noktası olmanın keyfini çıkarın :)





O büyüdükçe Dünyayı onun gözlerinden yeniden keşfedin


Sadece kuştur buluttur falandan bahsetmiyorum. İlk 2 ayında bir abajura ya da boşlukta bir noktaya çookk uzun süre bakabiliyor bu bebek denen ufak, küçük, çok ses çıkartan tatlı şeyler.


Gün içinde görmediğimiz bir çok şey onun için yeni olacak. Dolayısıyla onunla birlikte dünyayı yeniden tanımak, keşfetmek çok ciddi bir serüven olacak.

Onun baktığı her şeyi seslendirip, onunla konuştukça onun öğrendiğini, algısının gün be gün açıldığını, her gün yeni bir şey gördüğünü izleyeceksiniz. Emin olun dünyanın en keyifli işi bu olacak uzunca bir süre.

Bir de ne kadar çok etkileşim içinde olursa bebek o kadar çabuk algısı gelişecek. Görsel zeka kartları, yok algı kartları falan filan diyorlar ya boşverin mümkün olduğunca dışarıda olsun gerçek bir kuştan daha iyi bir görsel zeka kartı olduğunu zannetmiyorum :)

O büyüdükçe her şey daha eğlenceli olacak ne de olsa en zorunu siz en başında yaşamıştınız artık Dünya turuna bile çıkabilirsiniz kazandığınız tecrübeyle.




Popüler Yayınlar