3 Yaşa Kardeşin Olmayacak Haberi Nasıl Verilir? “Karnımdaki Bebeğin Kalbi Gelişememiş"

Bu yazı elimin altında dolanıp duruyor ama çok da soğumadan yazmak istedim yazmışım 18.10.2021 de ama bir türlü elim varıp da paylaşamadım ve sürünmeye devam etti diyorum şimdi 15.03.2023 de. 

Aşağıdaki bölüm 18.10.2021 de yazılmıştır onu bozmadan olduğu haliyle bırakıyorum...


"Ne bileyim insan en çok böyle zamanlarda bir destek arıyor yakınında sanki.

Hastanede bebeğin kalbi durduğunda ilk aklıma gelen "keşke biraz daha bekleseydim Defne'ye söylemek için" oldu.

Buralarda yazar, yani ben, yazdıkça kendini yargılayacak bir şeyler buluyor ve bulduğunu aklından silmek için çaba harcıyordu

Alt metinde aklımdan geçenler de genelde şöyle şeyler

"Canavar değilim tabii ki gidene de üzüldüm ama önce aklıma evde bekleyenim geldi"

"Nereden bilebilirdim ki?  Her şey yolunda gözüküyor diyen doktorum vardı. 2. çocuğumdu. Burada kendimi suçlamak çok anlamsız..."

ve daha bir çok kelime gelip gidiyor aklıma.

Kontrole girdik, doktor kalbi durmuş dedi ve sonra şurada biraz daha bir şeyler yazmıştım...

Burayı daha detaylı yazmak da istemiyorum zaten.

Sonrasında hastaneden gün aldık, ve bir yere oturduk ve Defne'nin kreşini Halime Hocamızı aradık. Sağolsun kırmadı bizi aynı güne randevu verdi. Biraz bizim ruh durumumuzdan konuştuktan sonra Defne'ye bunu nasıl anlatacağımıza geldi konu tabii ki.

Böyle zamanlarda tekrar Denizli'de böyle bir kreş bulduğum için şükrediyorum. Bir kurumdan öte 2. bir aile gibi oldular bize.

Yurtdışına giden arkadaşlarımla konuşuyorum da bazen, aynı aslında süreç. Eğer şehirde yabancıysan ve ailenden kimse yanında yoksa ülke sınırları içinde dahi olsan gurbettesin. Onlar da bizim gurbet ailemiz işte.

Bize 2 yöntem anlattı, kimse için istemem başınıza gelirse  ne söyleyeceğinizi bilemezseniz belki bir denk gelir birinin işine yarar diye;"


Bugün 15.03.2023 de devam ediyorum kaldığım yerden ve bugün paylaşıyorum...


Bir tanesi metafor kullanımıydı,

Burada çocuğunuza bir tohumun toprağa düşüp büyüyüp bir çiçek olmasını ya da bir elmanın ağacın dallarında nasıl büyüdüğünü anlatarak başlayıp bazen de tohumların oluşamadığından bahsederek konuya giriyorsunuz. 


Bir tanesi de kendisinin anne karnındaki fotoğraflarına bakıp, daha bilimsel ve basit bir şekilde gelişip nasıl güzel bir çocuk olduğunu anlatmayı içeriyordu.

Her ikisinde de en önemli nokta sadece çocuğun istediği ve sorduğu kadarını anlatmak ve proses etmesi için izin vermekti.


Bu zamanki aklıma o zamana geri dönüyorum...
İnsan bazı konularda iyileşse de olanı biteni dünmüş gibi hatırlıyor ya işte bu da aynen öyle bir şeydi...


Kendime olan öfkemi, Defne'ye heyecanla paylaşmamızı, böyle bir kötü senaryonun hiç aklıma bile gelmemesini hatırlıyorum... Bir de bebeğe hazır hissetmediğimi söylediğim için kendimi suçlamalarımı hatırlıyorum. Her nekadar hazır olmasam da kaybettiğimi öğrendiğimde hiç rahatlamış hissetmemiştim.
Aksini çok büyük bir kayıp ve boşluk hissi ve bunu Defne'ye nasıl anlatacağım sorusu vardı aklımda.


Defne'yle konuşurken kendi kendime sakin kalacağıma ve sadece sorduğu kadar ve istediği kadar bilgi paylaşacağıma söz vermiştim. Malum bazen insan panikle daha çok konuşma motivasyonuna geçebiliyor. Defne çok rasyonel bir çocuk oldu hep. Sadece metaforla hikayeleştirerek değil elle tutulur bilgiler paylaşmam gerektiğini biliyordum. Tam da bu sebeple onu beklerken elimin altında olan ultrason görüntülerini açtım ve şunlar döküldü dudaklarımdan;

"Bak canım seni beklerken çok heyecanlıydık. Bu ultrason görüntüleri bize senin sağlıklı bir bebek olarak dünyaya gelebileceğini söylüyordu. Doktorun düzenli olarak beni muayene ediyordu. Önce kalbinin attığını duyduk sonra zamanla organların gelişti. Ellerin, burnun, kulakların oluştu. Ve ne zaman sen anne karnında gerçekten dünyaya hazır bir bebek oldun ve dünyaya gelmeye karar verdin o zaman dünyaya geldin. Sen çok sağlıklı bir bebektin ve sağlıkla dünyaya gelebildin. Biz seni çok büyük heyecanla öğrendik ve çok büyük heyecanlarla bekledik.


Bebekler çoğunlukla anne karnında sağlıkla büyür, gelişir ve doğar. Tıpkı ağaçta büyüyen elmalar gibi. Önce çiçek olur, sonra çiçekler büyür gelişir ve meyveye dönüşür. Bazen de çiçekler güçsüz olur ve meyveye dönüşemeden dökülür. Bazen bebeklerin kalbi de sağlıkla büyüyemez ve gelişemez..."

Dedim ve devamı gelmedi, çünkü fotoğraflara bakıp sessizce dinleyen Defne o anda dinlemeyi kesti ve kalkmak istedi...

Günlerce, haftalarca konuşmadı bu konuyla ilgili...

Bir kaç hafta sonra babaannesiyle ilk kez konuştu ve "annemin karnında kardeşim artık büyümüyor doktor onu oradan aldı dedi." Başka bir gün "burada artık yok di mi dedi" başka bir gün benim ne zaman kardeşim olacak dedi...

Bunlar hep güzel sinyallerdi, sorulara hep tek cümlelik cevaplarla yanıtladık.
Daha çok o sordu ve yönlendirdi konuşmaları...

Ne zaman sorusu ise çok önemliydi, "benim bedenim iyileşiyor, bedenim iyileşip bir gün tekrar bir bebeğin büyüyebileceği bir yer olacak. Bu yeterli olmayacak, bedenim hazır olup sen, baban ve ben tekrar bir bebeğimiz olmasına hazır olunca kardeşin olabilir" dedim. 
Yıllar içerisinde bir kaç kez daha benzer sorularla geldi, henüz hazır değiliz dedim..


Sonra bir gün daha hazır hissettik, bir gün daha da hazır hissettik ve şimdi artık patili oğlumuz ve iki kızımızla birlikte büyüyoruz...

Genelde kayıplar ilk bebekte oluyor diye ikinci bebekte kayıp yaşamayacağını düşünmek çok saçmaymış. Bu sebeple Efsun'da çok daha kontrollü gittik. Defne anlayıncaya ve Efsun gelişinceye kadar hiçbir şey söylemedik ve belli etmemeye çalıştık. 

Şimdi kendisi kardeşi olduğu için çok mutlu ama kardeşi ile anne, baba ve sahip olduğu her şeyi paylaştığı için arada mutsuz bir kız çocuğu...


Bu konuyu konuşmak kadınlarla ve kayıplarla ilgili olan bir çok konuyu konuşmak gibi tabu toplumda... Düşük yapmak son derece normalken bu sanki kadının bir kusuruymuş gibi kadının içinde yaşaması gereken bir yas gibi dayatılıyor. Yalnız değilsiniz, yalnız değiliz ve ne kadar çok konuşursak acılarımız o kadar iyileşecek ve birbirimizden güç bulacağız...









Yorumlar

Popüler Yayınlar