Kreş mi? Bakıcı mı? Büyükanneler mi?

Selam,


2016 Yaz
2017 Yaz






Her yaz aynı yerde denize girenler (yazlıkçılar diyebiliriz özetle) anlayacaktır, bir süre sonra orada da yaşadığınız mahalle tadında bir insan grubu oluşmaya başlıyor.

Genelde emekli olmuş teyzeler ve ablalardan oluşan ve eskiden günlük amaçları taş ya da kağıt oynamak olan (şimdilerde ise tabletten top patlatma falan da oynuyorlar) sabit bir kitle vardır şezlonglarda.

Yaz başı şezlonglarını ya da oturacakları masayı belirler, işletme sahipleri ile de sessiz ve derinden bir anlaşma yaparlar

** Her gün bizim şezlongları kapat İsmail'ciğim... Unutma bak haftasonu ablanlar da gelecek (kızları) ona göre bir şezlong fazla koyarsın...

Bu sabit kitleye hafta içi torunlar (çünkü yazın torun bakmak için İstanbul'da kalmazlar torunu da alır öyle giderler yazlığa), haftasonu eşleri, çocukları falan da eşlik eder.

Bazen eşler de emekli olmuş olabiliyor ama onları şezlong da göremezsiniz.
Daha iç tarafta sadece oyun oynanan bölümde bütün bir yazı çay içerek geçirirler
Sadece sabah erken saatte ya da akşam geç saatte denize girerler, arada da arkadaş bulurlarsa balık tutmaya giderler.

Hayalimdeki emekli hayatı da böyle bir şey işte ama biz artık emekli olamıyorduk di mi?

Giriş yine çok konudan bağımsız ve uzun oldu gibi gözükebilir ama alakalı.

Gözünüzde canlandırdım mı şimdi torununa bakan sarışın teyzeyi :)

Ben çalışmaya başlayınca kızıma 6 ay itibariyle 1 yaşına kadar ağırlıklı olarak annemin baktığını fark etmişsinizdir belki.



Bu teyzede torununa bakıyor (kızının oğlu). Erkek çocukları kız çocuklarına nazaran çok daha hareketli oluyorlar. Tüm suç hep Hormonlarda.

Aslında çok da tontik bir 4 yaş bebesiydi kendisi. Öyle kuduruk bir hali de yok ama işte yine de eskilerin deyimiyle bir bakışla da hizaya gelmiyor çocuklar artık. Biz istemiyoruz çünkü öyle çocuk yetiştirmek. Çocuk dediğin özgür olacak, koşacak, oynayacak, büyükler de bir zahmet onunla birlikte koşacak ya da çocuğa uzaktan bakmak yerine alacak kovayı küreği oturacak yanına onu oyalamanın bin bir yolundan birini bulacak bunca senelik tecrübeyle.

Laf lafı açtı, "bizim zamanımızda" konusuna geldi.

"İstanbul'da da ben bakıyorum" dedi
"Kreşlerde çocuklar aç kalıyorlar" dedi
Ben de bu arada muhabbete katılıyorum bunlar aklımda kalanlar
Bir deee
"Hiç hayır demiyorlar çocuğa" dedi ben de her zamanki gibi doğrucu davut "doktorlar da hayır demeyin diyor zaten" dedim,

o da bana "çok biliyorsanız oturup evde kendiniz bakın çocuklarınıza" dedi.


Bunu torununu ya da kızını sevmediği için söylemedi


Mümkün mü öyle bir şey? Öylece çıkıverdi ağzından.
Belli ki onlar da bizim gibi tartışıp duruyorlar :)

Biz de tartıştık annemle çok bu yıl...

*****



Bebeğine annesi bakanlar bilirler, inanılmaz bir güven duygusu ile çıkıp gidiyorsunuz ilk gün evden. Annenizden daha güvenilir kime emanet edebilirsiniz ki çocuğunuzu? 

İlk sabah annem eve geldi.


Ben iş için çoktan hazırlanmış, Defne'yi emzirmiş, kokusunu içime çekmiş yatağına geri bırakmıştım.
Bir taraftan ayrılık zor evet ama kadın olarak, birey olarak, evden pusetsiz, sırt çantasız, bebek bezi falan düşünmeden ya da oramdan, buramdan yedek tişörtler, bodyler, emzikler sarkmadan çıkmak ve gideceğim 5 dakikalık yere 5 dakikada gitmek de kabul edelim olağanüstü heyecan vericiydi(değil miydi?) 



Sonra...


Burası biraz hassas terazi

Annem tabii ki benden ve babasından sonra Defne'nin iyiliğini düşünecek ilk insanlardan ama(evet ama geldi) onların zamanıyla bizimki çok farklı


Ve iste ilk gün itibariyle yaşamaya başladığımız sorun

"Bizim Zamanımızda"





▶️... 4. Ayda bebekler tarhanaya başlardı
▶️... yelek giydirirdik biz
▶️... çorap giydirmek lazımdı
▶️... bize de konuşurlardı ama biz böyle cevap vermezdik
▶️... güneşte çocuğu çıkartmazdık (yalan ben her yaz en az bir kere haşlanırdım) 
▶️...muhallebi vardı, muhallebi yapmayacak mıyız çocuğa?
▶️...eline ekmek verirdim, oyalanırdın (ekmek, ekmekmiş o zaman)
▶️...çorbaya ekmek doğrardık, doymamıştır bence(330 ml çorba içmişti)
▶️...reklamlara bayılırdınız (şimdikiler de bayılıyor ama hiç faydalı bir şey değil aksine zararlı)
▶️...yürütece koyardık sizi, dolanırdınız
▶️...hoppala da mı Yok?


Hoppalaaa!!


Ve evet daha böyle binlerce şey tabii ki
Bir ara her hafta "Doktora bir daha mı sorsanız şu yürüteç işini, çocuk da oyalanırdı" diyordu annem istisnasız



Evet sizin zamanınızda ben çocukken ekmeğe margarin sürüp üstüne toz şeker döker yerdim ve bu benim kahvaltım olabilirdi ve bundan başka bir şey de yemek istemiyordum,
Hatta meyvenin, yumurtalı ekmeğin her şeyin üstüne şeker dökerdim.
Ve şu an ciddi bir kilo problemim var
Siz evde, okulda otobüste her yerde yanımda sigara içebilirdiniz
Ekmeğin ekmek olduğu, sebzenin çürüyebildiği zamanlarda, anneannem tarhanamızı bahçede yaparken, elbiselerimiz anneannemin elinden çıkarken, biz sabahtan akşama sokakta ip atlayıp, bisiklete binerken, cep telefonları yok, tabletlerin ihtimali bile yokken, hava kararmadan eve girilen zamanlarda, devlet okulları düzgün eğitim verirken,
Başka bir zaman diliminde
Ceza çok makbul bir şeymiş şimdi çocuğa "aaa cıs" bile demiyoruz



Hele blw zamanı. Ah! Ah!
Ne dil döktüm sadece anneme de değil
Defne her öksürdüğünde boğulacağına inanan ve kalp krizi tepkileri veren teyzeme
"Iyykk üstü başı battı" " Ay ay ay elini yalıyor Stark" diye çığlık atan aile büyüklerine kaç kez dev boy açtım gözlerimi bilmiyorum





Arkadaş bu çocuğun yanında agresif ya da abartılı bir tepki vermemeniz gerekiyor
Çok basit, çok. Çığlık atmayın!

Her düştüğünde bacağı kırılmış gibi tepki verirseniz çocuk nasıl korkmadan tekrar tekrar denemeyi ve düşmeyi öğrenecek

Ya da Stark yanına geldiğinde tepki verirseniz ve korkarsa bu çocuklar nasıl bir arada büyüyecek


Geçen sene en çok kullandığım cümleleri sorsa biri bana top 5 aşağıdaki gibi olurdu herhalde

"Bunu böyle demesek/yapmasak daha iyi olur"
"Hayır! Doğrusu bu!"
"Niye ısrar ediyorsunuz ki..."
"Üşüdüğü için değil terlediği için hasta olacak"
"Kendi yer...Hayır boğulmaz...Boğazına kaçarsa çıkartır"


Böyle böyle derken Defne 1 yaşını geçti üstüne bir sürü başka şeyler de oldu

Yine de güzel baktık biz bu çocuğa

Geçen gün alabileceğim en iyi tepkiyi aldım yeni doktorumuzdan

"Çok güzel OLMUŞ bu çocuk" dedi (emeği geçen herkese tekrar teşekkür etmem lazım, ortaya karışık baya iyi bakıyoruz biz bu çocuğa)

Şimdi hal böyle olunca kendi kendime dedim ki evde kendi canımdan olanla böyle olduysam Defne'yi eğitiminden, görgüsünden, temizliğinden, titizliğinden emin olmadığım biriyle nasıl bırakayım?

Ben kendim hem ev, hem köpek, hem bebek zorlanırken; eve gelen birinden bunları nasıl bekleyeyim dedim,

Ve Defne'yi bir kreşe başlatmaya karar verdim




Defne Kreşte Çakıl Taşlarıyla Oynuyor
                                               


Çok yaygın bir durum değilmiş 16 aylık bebekler için kreş onu anladım
Genelde 2 yaş üzeri kreşler, ama hiç yok değil.
Tabii Denizli'ye taşınmış olmamızın da bunda etkisi büyük.




Defne Kreşte Meyveli Yoğurt Etkinliğinde



Ben bir anne olarak Neden Kreş dediğimi şöyle özetleyebilirim sanırım:

●Çalışan herkesin iyi kötü bir okul öncesi eğitimi olduğunu biliyorum
●Yine aynı şekilde ilk yardım ve kazalar konusunda eğitimleri olduğu
●Bizim ülkemizde hiçbir güvenilirliği olmasa da evde olacağından daha iyi denetlendiğini biliyorum
●En hızlı öğrendiği donemde bir teyzeyle eve kapanmak yerine kendi yaşıtlarıyla bir arada olacağını biliyorum
●En kötüsünde bile yapılandırılmış bir program olacağını bir takım etkinlikler ve aktiviteler olacağını biliyorum
●Dil becerisinin, el becerisinin gelişeceğini biliyorum
●Hiçbir şey olmasa evde 7/24 marimar izleme riski yok bu bile bir şey bence
●Benim süper repertuar (!) hiç kimsede yok ama kreşteki çocuk şarkıları da benim muhteşem(!)
sesimi aratmaz diye umuyorum :)

Defne mutlu, ben mutlu, Emre mutlu, Stark mutlu(annesi ona kaldı çünkü)

Hatta geçenlerde annem bile "Çok iyi yaptın kreşe vermekle" dedi

Ben şok!

Bunun için de baya bir karşılıklı ikna metotları denedik birbirimizin üzerinde

Neyse sahilde gördüğüm teyzeyle ilgili de şöyle bir düşüncem var
Memnuniyetsiz değilse bile sözleri durumundan şikayetçiymiş gibi
Annenin imkanı olsa ya kendi bakar çocuğuna, ya annesi yorulmasın diye bir bakıcı tutar, ya da başka bir alternatif çözüm üretir.
Demek ki üretememiş ve annesinden destek istemiş. Annesi de sağ olsun 4 senedir bakıyor torununa. Yorulmak tabii ki de hakkı ama bu zamanın şartlarında en yorgunu araştıran, soran sorgulayan anneler (hele bir de bu arada çalışıyorlarsa mental yorgunluk ve parçalanmışlık ve hiçbir şeye yetememe ve yetişememe ruh hali)


Mükemmel anne diye bir şey yok, mükemmel büyük anne diye de bir şey yok çünkü mükemmel insan yok. İnsan hastalanır, yorulur, geç kalabilir, aksilikler yaşanabilir... Ama ideal kreş diye bir şey var... İşi tek bir insan boyutundan çıkarıp herkesin kendi işine en iyi şekilde sahip çıktığı ve saygı duyduğu bir kreş benim için tercih sebebi oldu...

Neyse diyeceğim şudur ki ben çalışan kadın olmayı çok seviyorum, evde ev işi yapan halimi de bizim evdeki kimse sevmiyor zaten :)
Bir çocuk yetiştirirken de ona doğru rol model olabilmek için çalışan kadın olmanın en doğrusu olduğunu düşünüyorum

Ben tam zamanlı bir ev hanımı anne olmaktansa, onunla her sabah bu evden çıkıp onu çok eğlendiği ve çok sevildiği kreşine bırakıp kendi işime gitmeyi tercih edeceğim bundan sonra. Ruhen ve bedenen bu çalışma molası bana ve hatta etrafımdaki herkese iyi geldi. Bu kadar rehavet yeter de artar :)

Şimdilik bu kadar...

Bakıcı ile büyüyen ve büyük anne ile büyüyen çocuklarınızın yaşadığı tatlı anlar ve zorluklar hakkında aşağıya yorum bırakabilirseniz karar verme sürecinde olan annelere el birliği ile yardım etmiş oluruz :)

Sevgiler
eDde's



Popüler Yayınlar