Aradığınız Neydi?

18 Haziran 2017

Onun Babalık Sanatı (Savaşı)


23 Nisan 2016 İlk Piknik-Şile Yolu 

Başka birinin babalığında iyileşir mi insan?

İyileşebilirmiş! 

Dünya'nın gelmiş geçmiş en saçma günüydü babalar günü.
Böyle bir mertebe niye vardı ki zaten. Hele ki bir de koruyup kollamıyorsa, akıl vermiyorsa, her şeyi çocuğun tüm bakımını, derdini, tasasını, hastalığını, sağlığını, harçlığını, geleceğini anne üstleniyorsa...

Bazı zamanlarda arayıp akıl almak istiyorum, ilişkiler konusunda, ebeveynlik konusunda. Dönüp dolaşıp onunla olan sorunumu bile onunla konuşuyorum yine. 
Çünkü bir rol model bulmak zor.

Lisede, üniversitede falan arkadaşlarım babalarını kaybettiler. 
Çok üzüldüm hepsi için, gözyaşı döktükleri ve ömür boyu özleyecekleri ve eksikliğini hissedecekleri babaları istemedikleri halde gidiyordu. 
Hep sorardım kendime neden benimki değil de onlarınki diye. 

Gerçekten böyle düşünüyorum. 
Bir çoğunuz anlamayacaksınız bu düşüncemi. 
Girdiği, elinin değdiği tüm hayatları sömüren, çevresine zarardan başka hiç bir şey vermeyen bir adamdı benim şansıma düşen. 
Buna rağmen hayat bir yerden alır başka bir yerden verir ya insana bana da hep sosyal çevreden ve ailemin geri kalanından verdi. 
Tüm kabus taraflarına rağmen aydınlık anılarım çoğunlukta bir çocukluğum oldu yine de. 
Belki de en başından bardağın yarısı dolu demeyi seçtiğim için ben şimdi böyle yorumluyorum. 


30 yaşında net bir şekilde söyleyebilirim ki hayatta

İnsanın ne yaşadığı değil önemli olan, 

ne görmek ve ondan ne öğrenmek istediğidir 


Babası gibi erkekleri seçermiş ya insan, ben hep kendime tam tersi neyse onu bulmam gerektiğini söyledim

Sonra işte hayat oradan oraya aldı, buradan buraya savurdu ve beni ona kavuşturdu.

Kendi hikayemi bile detay anlatamazken ve karanlık taraflarını kendime saklarken hala onunkini hiç yazamam buraya ama ben ne yaşadıysam baba varken yok o da benzer şeyler yaşamış. 

Hayat onu bir de bir kere değil iki kez baba konusunda sınamış.

O sınavlarının ikisini de geçmiş, baba vasfıyla ortada gezinenler sınıfta kalmışlar onun yanında

Eğer bu kadar kötülüğe rağmen bir insan hala iyi olmak için çabalıyorsa, kimse bana kalkıp da 
"çok zor bir çocukluğu ve geçmişi oldu ondan böyle kötü oldu" demesin. 
Kötü olmak da iyi olmak da bir seçim şu hayatta. 
Bazı insanlar kötü ve bencil olmayı seçiyor ve bazı insanlar da yaşadıkları ve gördükleri tüm kötülüklere rağmen iyi olmak için korkunç bir çaba sarf ediyorlar.

Ve o çabanın sonunda


bir insana baba olmak ancak bu kadar yakışabilirdi zaten








Yedirdi, içirdi, uyuttu, altını değiştirdi, temizledi, yıkadı (bazen kendi de uyuya kaldı)
Kitap okudu, dalından erik topladı, denize girdi (sadece kendi ıslanıp çıktı)
Bir çiçeğin canlı olduğunu, Stark'a vurulmaması gerektiğini konuşarak sabırla anlattı.
(elinden tutup çiçeği onunla beraber sevdi.) 
Elinden tuttu, kaldırdı, yarasını öptü. (bazen de onunla beraber ağladı)


İlk Babalar Günü Haziran 2016 Tuzla


Stark'a da eşit davranması gerektiğini kendi davranışlarıyla öğretiyor ya asıl, en çok orada vuruluyorum ona. 
İnsan olduğumuz için sadece bu dünyadaki diğer canlılara üstünlüğümüz yok aslında. 
(Sadece cinsiyetimizden dolayı birbirimize üstünlüğümüz olmadığı gibi)

Yeni dünya diyorlar ya yeni doğan çocuklara

Bizim yeni dünyamız daha sakin, daha güvenli, daha özgür, daha eşit, daha güçlü büyüyor sanki 

Daha bir umutlu bakıyorum olası dünyaya sayesinde

Onun babalığında iyileşiyorum



Stark 2 Yaşında Ağustos 2016 Tuzla
Şubat 2016 Ataşehir Şifa Hastanesi

Arada onların ilişkisini izlerken kendi çocukluğum geliyor gözümün önüne
İyi ki diyorum iyi ki onu seçmişim her şeye rağmen
Aralık 2016 Tuzla

İnsanız hayat hiç kolay değil. Çok zorlandığımız zamanlar oluyor. Bazen insan bazı durumlarda sadece o anda olan biten için değil yaşı kadar yükün ve anının da getirdiği yükle tepki veriyor. Bizim yükümüz çok ağır ya, yine de olmayı seçtiği baba için kutluyorum onun babalar gününü.

Önündeki tüm kötü örneklere rağmen iyi bir baba olmayı kendi kendine öğrendiği için,
Kötü örneklerin bile hatalarından, kendine iyi ve doğruları bulup çıkardığı için, 



Ocak 2017 Tuzla


Baba olma sanatıdır ya hani, yeri gelip kendi deneyimleriyle savaşarak, bu işi layıkıyla yapabildiği için kutluyorum.

Çocuklar bir gecede büyümüyor, her yaşın farklı ihtiyacı farklı kuralları, farklı oyunları olacak

Her yaşın farklı zorlukları, farklı yarışları, farklı acıları, farklı yaraları olacak

Birlikte öğrendiğiniz nice yıllarınız, huzurla, sağlıkla kutladığınız nice babalar gününüz olsun.

Babalığı yıllarca hakkıyla yapabilmen dileğiyle hayatım

Emre UZUN'a

18.06.2017 
Babalar Günü

eDde's

11 Haziran 2017

Size neeee??









Şu an ruh halim bu resim,
çok üzgünüm

Annesi orada

Babası orada

Çocuğun ağzındaki emziğe "kaka bu pis at" demek nasıl bir düşünce yapısının üretkenliği sorguluyorum su anda

Biz çocuğa kendi elimizle veriyoruz emzigi
Kaka mı veriyoruz cocugumuza?

Aynı zihniyet uzun saçlı erkek çocuğunun saçına

Daha 2 yaşına gelmemiş bebeğin bezine

Kısacası bebeğin anne ve babasının tüm alanına ve kararlarına olanca saygisizligiyla saldırmayı da kendine hak görüyor

Insanın kendi ebeveynligine olan güvenini sarsmakla kalmayıp bir de çocuğun anne babaya olan güvenini sarsma kısmını soyledigimizde ise "ne var canim o bebek daha anlamaz" demeleri yok mu gercekten cinnet sebebi.

Emin ol, o bebek haliyle senin anlayabildiginden ve öğrenebildiginden daha iyi öğreniyor. Net!

Daha hamilelikte başlıyor terörize ruh halleri

"Aaa süt sağma makinesi mi ne gerek var?"
" Sütü artırıyormuş. Hem ilk gunler bebek cok ememezken sütü boşaltmak mastiti de engelliyormus..."
"Ay ne gerek var! Bir doğur bakalim belki sutun olmayacak. Olsun, aliriz!"

Ve iste hamilenin en ihtiyacı olan kâbus!
Ben günlerce rüyalarımda bebeğimi emzirmemiştim...

Daha hamileyken, hem de ilk bebeğime, hem de daha 6 haftalık falan, üzüntüden kurdeşen dökmüştüm.

Sonra lohusalikta günlerce uyumamış olan kolik bebekle baş etmeye çalışırken gözü çapak olup şişen bebeğin gözüne bakıp " Kızıııımmm yavruuummm! Bunlar seni hasta mi ettiler" diye devam ediyor

Burada iç ses cevap veriyor

"Kızıııımmm Yavruuummm (O benim yavrum) Bunlar (Bunlar? O bunlar biz mi oluyoruz? Annesi ve babası yani) seni hasta mi ettiler ( Ben çocuğumu hasta mi etmişim?? Benim bebeğime ne dedi bu kadın?)"

Ama dış ses susuyor

Çünkü bu düşüncesizlik seviyesi ile nasıl muhattap olunacağını hakikaten bilmiyor...

Konuşursa sadece karşısına cevap vermiş olmayacak başka ilişki bağlarına da zarar vereceği için kâr zarar hesabı yapıyor

Susarsa kalbi kırılıyor bunlar birikiyor içindeki yara oluyor

Susmazsa da başkalarını (ki bu başkaları konunu direk muhattabı değil ) da kıracağı için susmak zorunda kalıyor

Susuyor

Ama mutsuz oluyor çünkü bu negatif insan tüm karanlık ruh halini bir tohum gibi girdiği yere bırakıyor ve gidiyor

Bu insanlar mutlu olmayı bilmiyorlar sanırım

Mutsuzlar, ruhları karanlık, birlikte mutlu olmak ne bilmedikleri için kıskançlıkla seyredip mutsuzluk yaymayı tercih ediyorlar

Bu kadar her hareketinden negatiflik akan, insanların yaptığı her hareketi aynı negatif bakış acısıyla değerlendirdiği için de herkesin her hareketini kendine yapılmış kötülük olarak gören ve etrafındaki herkese kendi karanlığını ve mutsuzluğunu yansıtan insanların acil tedavi olması lazım ki bu da önce bir anti bencillik hareketi ile mümkün!

"Hiç kimse beni anlamıyor" yerine "Ya ben de bir sorun var galiba" demek ilk adım.

Zarar vermeyin artık etrafiniza

Mutlu olmak kolay bir şey değil, hem de hic degil

Hele su zamanda

Bütün çevre faktörleri, ülkenin genel haleti ruhiyesi, ekonomik koşullar, hayat stresi bu kadar insanı yorarken hiç hiç değil

Öyle içinden falan da gelmiyor insanın

Içinden kan ağlarken dışına gülmek bir tercih sebebidir ve insanın bütün ruh halini dolayısıyla etrafındakileri de bu pozitiflikle sarar Bunu tercih eden kişi

Bol bol sevmekle, karşındakine mümkün olduğunca iyi ve yapıcı şekilde davranarak, sabrederek, saygi duyarak, gulumseyerek ve elinde olan tüm negatif şeylere rağmen sahip olduklarına mutlu olmayı seçerek mutlu olabiliyorsun

Bunu yapamıyorsanız şayet, kiskancliginizla ve negatifliginizle kendinizi soyutlayin.

Ya da siz de kendinizi degil once baskalarini mutlu etmek icin caba gösterin, sonra bir bakın bakalim birlikte mutlu olunabiliyormuymus!!

Emdikten girdim nereden çıktım

Biraz buraya içimdekileri döktüm

O kadar uzun süredir tutuyorum ki çatlamak üzereydim artık

Siz yine de sevgiyle kalın

eDde's

08 Haziran 2017

Geleceğe Not!

Bir gün anneanne, 

büyük teyze, 

ya da sadece teyze olduğumda da 

güncel bebek bakımı konularını okuyup araştırıp öğreneceğime, 

kendimi yenileyeceğime, 

"bizim zamanımızda" demeyeceğime, 

"ammaaaannnn ne var ki hepimiz geçtik bu yollardan" cümlesini 

asla ve katta kullanmayacağıma, 

bu yazıyı aklıma gıcık olduğum bir şey geldikçe güncelleyeceğime 

SÖZ VERİYORUM!!



06 Haziran 2017

Uyumak ya da Uyumamak... İşte Bütün Mesele Bu!!

Şubat 2016 Tuzla


UYKU


Şu 24,5 ayda değerini kat be kat anladığım ve yokluğunu çok derinden hissettiğim hatta ona sahip olamayınca aşırı mutsuz olduğum şey.

Uyku eğitimi konusunda çok fazla yazı var piyasada. Biri "bırakın ağlasın alışır" derken, öbürü "aman ha sakın ağlatmayın güvenli bağlanamaz öcü olur sonra çocuk" falan diyor. Biri ağlamazsa uyumayı öğrenemez derken, öbürü ağlatmadan da öğrenebilir diyor...

Falan filan,
Yine her kafadan bir ses çıkıyor, her fikri olan sanki insan bir bilgisayarmış ve yeni bir fizik kanunu ispat etmiş gibi diğer bütün konuyla ilgili yönlendirmeleri ve araştırmaları karalıyor, uykusuz annelerin zaten ruh sağlığı ve psikolojisi oldukça dengesiz bir haldeyken bu durumda insanı oldukça yoruyor.

"Niye net bir şey yok?"
diye insanın gıcık olası geliyor ama söz konusu insan olunca hele de bir de bebek olunca nasıl net bir şey olsun ki?


Mayıs 2016 Denizli


Ben hem çok çektim hem de aslında çok uzun süredir rahattayım ama her uykusu bozulduğunda tekrar o karanlık günlerin hissi üzerime üzerime çöktüğü ve unutamadığım için "hah yaa!! Defne'de çok rahat bebekti. Koydum mu uyurdu yaeeğğ? Hiç çektirmedi benim çooocuuğğummm annesine" deme noktasından oldukça uzağım biri de böyle dediği zaman gerçekten cinnet geçirecek noktaya geliyorum. Bir süt bir de uyku meselesi hassas konu. Eğer yardımı olmayacaksa karşı taraf sussa çok daha iyi olacak...


Ben çocuk doktoru ya da pedagog ya da uyku uzmanı falan değilim. Sadece kendi tecrübelerini paylaşan bir anneyim. Aşağıda yazdığım her şey sadece benim çocuğumla yaşadığım tecrübelerim ve okuduklarımın süzgecimden geçmiş halidir.

Şu anki uyku düzenimizi kolaylaştıran bir kaç konu var onlardan bahsetmek istiyorum.
Sonda da bizim uyku eğitimi maceramızı anlattım isteyen doğrudan oraya geçebilir.


Mayıs 2017 Denizli

EMZİK


Defne emzik alsın diye çok uğraştım. O attı ben geri verdim, o attı ben geri verdim. Daha yolun başında iseniz benim hayatım hala çok kolay. Şimdi gün içinde emzik istese de vermiyorum "Emzik uyurkeeeeğğnnn" diyip geçiştiriyorum. Emziği bırakmamız gereken noktada da eğer zorlanırsak emzik uçlarını kesip "aaa bozulmuş" demeyi düşünüyorum :)
Gıcık anne ben :)


Sağdığım sütü kendi kucağımda biberonla Defne'ye verirken
Defne 4 aylık

BİBERON

Defne meme bağımlısı bir bebekti. Memede rahatlıyor meme ile uyuyor canı acıyınca, uykusu gelince, huzursuz olunca hep meme istiyordu. Ben Defne 5,5 aylıkken işe başlayacağımı bildiğim ve arada başkaları da Defne ile ilgilenebilsinler diye anne sütünü ara ara biberon ile veriyordum. Memeyi reddetmedi hiç ama biberona da alıştı bu sayede. Şimdi geceleri biberon ile süt veriyorum, sütü içiyor emziğini alıyor ve kendi kendine uyuyor. (Defne 15,5 aylık)


Çok zor ve gazlı hiç uyumadığımız 1 gecenin sabahında 


GECE BESLENMESİ

Bir arkadaşımın doktoru ona 40 günlük sürenin sonunda demişti ki
"Bu bebeğin ve senin uykuya ihtiyacınız var. Ve onun büyümesinde ve senin süt üretiminde beslenme kadar uyku da önemli. Saat 12 ile 5 arası artık emzirmeyeceksin" Dünyanın en tatlı doktoru olabilir. Benim doktorum illa emzireceksin demişti ve Defne'nin uyku düzenini komple yerle bir etmiştik.  

Çünkü Dünya'nın en yoğun hastanesinde doktorluk yapıyordu. İstediği kadar hastalarıyla detaylı ilgilenemiyordu ve tüm doğru soruları sormadığı için de bizi arada sırada yanlış yönlendirebiliyordu. Bunları da kendisi butik bir hastaneye taşındıktan sonra fark ettik. Her görüşme süremiz 15 dkdan 1 saate çıktığında anladık ki aslında doktorumuz kapital düzenin ve İstanbul'daki özel hastane sektörünün 1 çıt yanına kaydığında gayet ilgili, daha detaylı tetkikler yapıp küçük hastasını tanıyan, anlayan ve doğru yönlendiren bir doktormuş. İyi bir doktor olmanın 10 adım ötesine geçti hastane değiştirdikten sonra. 

Neyse biz bir gece Defne doymuyor diye bir devam sütü hazırlayıp verdik ve Defne krize girdi nasıl ağlamak, nasıl kötü. Sonra ben kestim gece beslenmesini. 1 gün... 2 gün... 3 gün... 4. gün doktorumu arayıp dedim ki "Devam sütünü de gece beslenmesini de bıraktım ve Defne 3 gecedir kesintisiz uyuyor. 12 de emziriyorum ve 6 da emziriyorum. Bitti..." 
Diş çıkartma dönemine kadar sorunsuz uyudu Defne. 

O gün anladım ki evet iyi bir doktor seçmek gerekiyor ama en iyisini bile seçsen doktoruna doğu bilgileri en detaylı haliyle vermedikten sonra onun doğru teşhisi koyma imkanı yok.
Bebeğimin annesi olmak dışında ona ilk teşhisi koyan doktor da ben olmalıymışım.

Mayıs 2016 Denizli


HERKES KENDİ YATAĞINA

Defne'nin doktoru çok kritik bir şey söylemişti.
"5 ay itibariyle kendi odasında yatacak. Hastalanacak, diş çıkaracak, huzursuz olacak bazı zamanlar ama hep kendi odasında uyuyacak. Gerekirse siz onun odasında yatın ama onu yanınıza alıştırmayın" demişti. Nedeni, nasılı bilmiyorum ama dünyanın en tatlı öğütlerinden biri bu oldu. Defne 5 aylıkken artık iyice algısı açılmıştı. Kendi adıma ben güvenli bağlanmanın çocukla 2 yaşına kadar koyun koyuna yatmak olduğuna inanmıyorum. Güvenli bağlanma konusu gerçekten bir derin kuyu. Düşünsenize 2 çocuğu olan kadınları arka arkaya doğum yapanları. Okuduğum kaynaklarda da bebeğin kendi başına uyuması gerektiği fikri Defne'nin açısından daha doğru geliyor. 
Defne şu an her şeyi anlıyor ve öğreniyor bir çok şey kafasında daha şimdiden şekil alıyor.
Ve BENCE bir çocuğun anne ve baba arasındaki ilişkiyi de öğrenip saygı göstermeyi öğrenmesi gerekiyor. 

Defne bizim kızımız ona olan sevgimiz sonsuz, her ihtiyacı olduğunda onun yanında olacağız. Onunla olan ilişkimiz ayrı, birbirimizle olan ilişkimiz ayrı ve onun bunu fark etmesi gerekiyor. Annenin babayla uyuması normal olan yani alışılmış olan. Çocuk 2 yaşına kadar anneyle uyuduktan sonra bir anda annenin baba ile uyumaya başlaması ile karşı karşıya kalması BENCE daha çok yorucu psikolojik açıdan.

5 ay gibi bir kalıp yok fakat 5 aydan sonra çocuğun algısı değişmeye başlıyor ve alışkanlıklar 5 ay sonrasında oturmaya başlıyor. İlk 3 ay çocuk kucakçı olmaz fakat 3 aydan sonra alışabilir, 5 ay üzerinde mi uyumuş, yatağında mı gökte mi bilmez ama 5 aydan sonra her geçen gün daha çok alışır, alışıyor da. Fark etmesi ile alakalı. Her bebeğin farkındalığı farklı ve bunlar minimum süreler. Biz de mesela 5,5 aylıkken ayırdık odalarımızı çünkü yazlıktayken yapmak yerine kendi evimize geldiğimizde düzenini oturtmak bana daha mantıklı geldi o zaman. Ben her bebeğin kendi ihtiyacı olan anneyi doğurduğuna ve ona yol gösterdiğine kalben inanıyorum. Biz kardeşimle 2 taban tabana zıt insanız ve annem bana bambaşka ona bambaşka bir anneydi ama ikimize de olabilecek en iyi anneydi. Dolayısıyla Defne bizimle asla uyumak istemiyor. Eğer biz yanındaysak oyun oynuyor ve uyumuyordu. Sabah 3e kadar emzik at geri al oynamışlığımız var Emre, Defne ve benim odada.

Tabii ki istisna durumlar oluyor ve kolay bir şey değil. Sürekli gittiğimiz her yere park yatağını taşıyor olmamız bile bir zorluk , başka evlerde misafir olduğumuzda aynı odada yattığımız zamanlar da oldu ama Defne 1-2 kez hariç kendi park yatağında ve kendi saatinde uyudu hep.



Defne 3 aylık Denizli'de bebek arabasın uyuyabiliyorken :)




BİZİM UYKU EĞİTİMİ MACERAMIZ 

Uyku eğitimine gelince ben Defne'ye birden çok kez uyku eğitimi verdim. Önce rutinle başladık farkında olmadan 3. ayda kendi kendine uyuyor ve sabaha kadar uyumaya devam ediyordu sadece müzik açmak yeterliydi.

Sonra başka bir şeyler denedik ama olmadı. Ben bu ağlatarak kısmına hiç girmek istemiyordum fakat Defne 9 aylıktı ve ben çalışıyordum Emre çalışıyordu gece bize yardım eden kimse yoktu. Belimiz, kollarımız her yerimiz ağrıyordu. Alıştırarak ayrılma metodunu denedik, Defne bizimle dalga geçti.
Güvenli bağlanalım dedik Defne 2 kez gecenin bir yarısı bana kafa attı ve dudağımı patlattı.

Bu arada ben sürekli araştırıyordum. Ağlatarak metodunu uygulayan kişilerle konuştum. Çocukları 4-5 yaşlarındaydı ve hiç anlatıldığı gibi özgüvensiz çocuklar değillerdi. Hem ebeveynleri ile hem de okullarında arkadaşları ile iletişimleri çok iyi olan dışa dönük çocuklardı ve demek ki olabiliyordu.

Bana biri dedi ki "9 ay mı? Bak gün geçtikçe eğitime olan direnci artacak ve daha uzun sürecek alışması" Aynı hafta bir gün işten eve geldim Emre hasta yataktan çıkamıyor. Olacak gibi değil ve zaten kararımı vermiştim fakat kararlı duruş sergilemek için ek bir motivasyona ihtiyacım vardı işte o an aradığım motivasyon evin ortasında yatıyordu :)

Her zamanki gibi yemeğimizi yedik, biraz oynadık, banyomuzu yaptık, pijamalar ve loş ışıklar ve sakin müziğimiz Defne'ye taa yeni doğan olduğunda söylediğim gibi " Kızım şimdi uyuyacaksın çok güzel rüyalar göreceksin, ben ve baban sen gerçekten ihtiyacın olduğunda yanında olacağız, iyi uykular" dedim ve öptüm yatağına bıraktım.

Maksimum 26 dakika ağlarmış bebekler bunu bir yerde okumadım bir arkadaşım söyledi.

Defne ilk 18 dakika ağladı ben o arada bulaşık yıkadım.

Defne sustu, merak edip odaya girdiğimde henüz uyumamış hemen kalktı iç ses (F*CK)

Sonra daha kısa ağladı ben buarada duşa girip çıktım 11 dakika civarı sonra bir kaç dakika daha ağladı sonra uyudu.

Ertesi gün daha erken direniş başladı ama kararlıydım. Başladığım şeyi bitirmek zorundaydım. Bir gün öyle bir gün böyle anne mi olurdu, olmazdı. O arkadaşlık olurdu o da iyi bir arkadaş olmazdı zaten. Neyse!

Çok kötü bir şey oldu. 5. dakika falandı Defne'nin ağlama tonu değişti. Hemen içeri girdim kusmuş
Üstünü değiştirdik onu sakinleştirdim ve dedim ki "Bak gerçekten ihtiyacın olduğunda ben yanındayım. Şimdi senin uyku zamanın" Öptüm, kokladım yatağına bıraktım. Daha az ağladı ve uyudu gece ben onu çok kontrol ettim fakat o mışıl mışıl uyuyordu.

Demek ki anne ağlama tonlarını ayırt edebilmek demekti. İhtiyacı olduğunda ağlamaz tezi de böylece çürümüş oldu ;) Bu tez son 6 ayda defalarca çürüdü de çürüdü. Ateşi çıktı ağladı, kaka yaptı ağladı, dişi çıktı ağladı ve ben hep uyku direnişi ağlaması ile bir sorun olma ağlamasını ayırt edebildim.

3. gün sadece 1 sefer 2-3 dakika ve o haftanın sonunda bir kriz olmanın dışında neredeyse hiç ağlamadı.

Defne'nin videolarını ve fotoğraflarını instagramda bolca paylaşıyorum. Anneyle bağlanamayan sorunlu bir tip olmadı şimdilik çok şükür ;)

Yazının bu son noktasına kadar okuduğunuz için çok mutlu oldum.

Uykusuzluk benim için çok zordu. Bol uykulu, tatlı rüyalı huzurlu geceler diliyoruz hepinize

Sevgiler,

eDde's