Aradığınız Neydi?

27 Mart 2017

Eski Türk Filmlerinde Çıkarılacak Ders Var Mıdır?





Tatlı Dillim filmine denk geldim ve
Filiz Akın, Tarık Akan, Münir Özkul hepsini tek tek saymak istiyorum şu anda oyuncuların
Her biri bin bir fedakarlıkla oynamışlar çünkü.
Nerede şimdinin imkanları kazanılan paralar, nerede o zamanın Yeşilçam filmleri.
Çok severim ne güzel filmdir
İzlemeye doyamadım bir türlü
Gecenin Bir yarısı denk geldim yine izlemeden yatamıyorum
Onlar gerçek sinema emekçileri ve gerçekten çok iyi oyunculuklar

Bir de senaryo kısmı var tabi

İzlerken kafam durmadı, konuşup duruyorum kendi kendime...
Bu ara en çok canımı yakan konulardan biri kadın algısı... Erkeğin kadına bakışı, kadının kadına bakışı, kadının toplumdaki yeri ve en önemlisi kadının kendine bakışı...

Toplumsal Cinsiyet ve Cinsiyet Eşitsizliği yani

Sadece bir sahnede köyün hocasını (Filiz Akın) anlatıyor isim vermeden muhtar ( Münir Özkul) herkes tabi hoca ve yapılan işleri duyunca erkek zannediyorlar hocayı.

Halbuki hoca Emine Öğretmen
Çok kıymetli bir köy öğretmeni

Türk kadını yere göğe sığdırılamıyor filmde

Bütün iyi ahlak timsali huyların yüceltildiği ve kötü ahlakın ayıplandığı insanları iyiliğe sevk edecek filmlerden

Emine Öğretmen
Kendini köy çocuklarına ve o köyde yaşayan her insana adamış, kimsesiz olmasına rağmen kendi ayakları üstünde durmuş çalışmış çabalamış öğretmen olmuş genç bir kadın

Köyün yolunu yaptırıyor, suyunu getiriyor, Fransa'dan kovanlar getiriyor, hastalara bakıyor, çocuklar için aşılar getirtiyor, genç kızlara dikiş nakış kursu veriyor...

Çocuk aklımla izlediğimde çizdikleri kadın profilinin, tatlı bir aşk masalının içinde, aşık olmuş terk edilmiş ve sevdiğinin peşinden gitmiş bir kadın olarak kaybolduğunu bu gece izlerken fark ettim. Ne acı?

Bir de şimdiki dizileri düşündüm



yaz dizileri 2017 ile ilgili görsel sonucu
2017 yaz dizileri
(görsel filmdizihaber.com dan alıntıdır)
Ne zamandan beri yaratılan karakterlerdeki okuyan kadınların hepsi şirret, kötü kalpli, aşırı hırslı ve ahlaksız...

Tam bir diziyi seveceğim, böyle eğlenceli romantik komedi tadında başlıyor, bir bakıyorum başrol oyuncusu zengin erkek.
Zengin erkeğin yanında(!) çalışmaya başlamış bir kadın, asistan mı olur, aşçı mı olur, şoför mü olur bilinmez. Fakir ama gururlu ama adamın yanında çalışan okuyamamış ya da okumuş ama hala fakir olan kızın karşısına, iyi bir bölümden mezun, maddi durumu o anda çok iyi olan ( O hale ne zaman ve nasıl geldiği önemli değil, çalışmış çabalamış kazanmış olabilir, o önemsiz (!) detayı vermiyorlar dizide) ama karşısındaki insanları aşağılayan, yalan söyleyen, rahatsız eden başka bir kadın daha.

Bunu kim niye pazarlıyor, bu diziler neye hizmet ediyor bilmiyorum ama acilen durmalı...
Genç kızlar izliyor bu dizileri ve genç erkekler...
Ülkemizin geleceğine ne ekildiginin farkında mıyız acaba?

👉Okuyan kadın kötüdür!
Bir kere bu mesaj o kadar açık seçik ve aleni veriyor ki rahatsız oldum izlerken
👉Okumasan da bak böyle zengin bir adamın yanında çalışır adamı tavlarsın olur biter? mi
👉Kendi işine gelmediği bir şey olduğunda karşındakinin kuyusunu kaz olur biter mi?
👉Yalan söylemeyen bir tek insan yoktur mu?


Burada şirret okuyan kadınlar, ya da okumayan yalancılar

Öbür tarafta naif, zarif, samimi, iyi, Emine öğretmenler

Geleceğimiz için hangisini istiyoruz?

Bu entrikacı, var olma amacı bir erkeğin eşi olmak olan (ya da olmadığını iddia etse de kendini sürekli iten kakan adamın yanında bulan), en ahlaklısı bile yalan söyleyen, sadece aşık olduğunu anladığımız zayıf karakterli kadınlar mı?

Yoksa güçlü, özsaygısı yüksek, okuyan kendini geliştiren, sadece kendine de değil topluma da faydası olan, kendi başına var olmuş, kendini sadece aşık olduğu adamla tanımlamayı reddeden Emine Öğretmenler mi?





20 Mart 2017

"Hayır", Hayır mıdır?

Hayır

Hayır

100 bin kere Hayır

İnanmıyorum sana

Barış Manço








"Hayır dedim bitti"

"Hayır demedim mi ben size"

"Kaç kez hayır demem gerekiyor?"


Bunlar annemin biz büyürken en çok kullandığı cümleler olabilir.

Aşağıdakiler de bizim Stark'ı eğitirken en çok kullandıklarımız



"Hayır oğlum sofradan ekmek yiyemezsin"
"Hayır oğlum bahçeye çiş kaka yok"
"Hayır oğlum yatağa çıkamazsın ama bazen de çıkabilirsin aaa hep çıkmaya başladın"








































Tamam işte şu anda anlatmak istediğim noktadasınız

Annemin bizi yetiştirirken, bizim Stark'ı yetiştirirken ve hatta Defne 8 aylıkken yapmış olduğumuz temel hatalardan biri bu

<<"Hayır" kelimesinin içini boşaltmak>> olarak adlandırmıştı sevgili doktorumuz

Ben buraya bir de doktora ay ay sorulacak sorular listesi hazırlayayım bari, çünkü bu soruya Defne'nin artık bazı şeyleri anladığı ve dinlediği, dolayısıyla burada nasıl bir yönlendirme yapmamız gerektiği sorusuyla gelmiştik.

HAYIR kelimesinin azı karar çoğu zarar gerçekten de

Ne kadar az kullanırsak etkisi o kadar fazla oluyormuş

Çocuğumuzun özgürlüğünü kısıtlamadan, ona sınırlar çizebilmemizin anahtarını bu kelime(nin olabildiğince az kullanılması) sağlıyor.

Hayır denecek konuların ebeveynler ve anne çalıştığı durumlarda bebekle birebir zaman geçirecek tüm kişiler tarafından doğru belirlenmesi gerekiyor





Mesela güvenlik ile ilgili konular (yanan ocağa elini değdirmeye, prize parmağını sokmaya çalışması gibi) yani net bir şekilde bugün de, yarın da, 10 sene sonrada kesinlikle hayır olacak konularda hayır kelimesi kullanılabilir.


Bir örnekle detaylandırmak istiyorum konuyu

Emekleyen bebemizin ağır ağır aşağıda yer alan uzatma kablolarına doğru yöneldiğini fark ettik ve kabloya ulaştı net ve kuvvetli bir şekilde "Hayır" dedik ve bebeğimizi aldık. Çünkü elektrik aletler, prizler, güvenlik açısından son derecek riskli ve tehlikeli.  "Aaa, bak burada çok güzel bir oyuncak varmış gördün mü?" dedik biraz oynadık. O ne yaptı? Bizimle oynar gibi yaptı fakat ilk fırsatta tekrar harekete geçti. Bu sefer hayır demeden doğrudan onu daha uzak bir noktada oyalayacak bir şey bulduk ve hareketlerimizle anlattık, tekrar ve tekrar.

Kolay değil! Ciddi boyutta bebekle ilgili her şeyde olduğu gibi sabır gerektiriyor.

Aynı şeyi 32879382 defa yaptıktan sonra bile aynı sabırla tekrar başa sarmak gerekiyor fakat işe yarıyor.

Geçenlerde bir yabancı Defne'ye "hadi gel seninle bakkala gidip çikolata alalım dedi ve babası Defne'ye bir kere "HAYIR" dedi Defne doğrudan bizim yanımıza geri geldi.

Bu ilk kez olan bir şeydi ve bizim bu konuda iyi ilerleme kaydettiğimizin de habercisiydi




Gelelim değişken ve kontrol edemediğimiz ve edemeyeceğimiz konulara

Mesela ekran ve cep telefonu kullanımları

Biz evde televizyon kullanımını oldukça sınırlandırdık. Defne'nin algısı açıldıkça da onun uyanık olduğu saatlerde televizyon kullanımını neredeyse sıfıra indirdik.
Hiç kolay değil kabul ediyorum. Zor bir şey 1,5 yaşındaki meraklı bir bebeği sürekli kontrol etmek ve ilgisini ve merakını cezbedecek bir şeyler bulmak.
Bazen kafayı yiyecek gibi oluyorum, özellikle yemek yapmam ya da evi süpürmem gerektiğinde "Ne olurdu da azıcık pepe izleseydi" diyorum ama izletmiyorum.
İzleteni de kınamıyorum ayrıca... Geçen sene Emre'nin gelmesine yakın yemek hazırlamam gereken saatlerde ya da arabada giderken oto koltuğunda ağlama krizi geçirdiği zamanlarda ona Youtube'dan "Susam Sokağı- Sevdiğim Sayı 6" ya da " Super Simple Songs" kanalından şarkılar açıyordum. Sonra fark ettim ki ben şarkı söyleyince de aynı etkiyi yaratıyor hepsini bıraktım sadece ben şarkı söyledim. Kırmızı Balık - Ali Baba'nın çiftliği en başarılı uykuya geçiren şarkı listemiz mesela. Mutlaka deneyin işe yararsa süper olur yaramazsa da 0=0 kalırsınız en azından denemiş olduğunuz için içiniz rahat eder. Ben olabildiğince az görsel kullanılmış yalın videoları  tercih ettim.






Bir liste yapacak olsaydım ilk 5 şöyle olurdu
!!!Uyarı!!! İş toplantılarınızda geri planda bu şarkıları duyabilir, hatta kendi kendinize söylerken yakalanabilirsiniz


*Susam Sokağı-Sevdiğim Sayı 6
*Anne Söyler - Kırmızı Balık
*Anne Söyler - Ali Baba'nın Çiftliği
*Super Simple Songs - Five Little Ducks
*Super Simple Songs - How Many Fingers?

Sadece ona değil kendimize de kurallar koyuyoruz onu büyütürken. Birlikte büyümek en sevdiğim

Buna rağmen hayat hep ev dediğimiz kutunun içinde geçmiyor, geçemez ve hatta geçmemeli

Dışarı çıkıp bir kafeye gitseniz orada da ekranlar var. Bir yere misafire gittiniz zaman gel sana telefonu göstereyim dediler dikkatini çekmek için, her seferinde gerilip, üzülmeye, bu sebeplerden ötürü kalp kırmaya gerek yok.

Bunun önlemini de biz evde Defne telefonlarımızı almak istediğinde "hayır" kelimesini kullanmayarak aldık. Bunun yerine "Bu benim telefonum ve şu anda bununla oynamanı istemiyorum." dedik







Sadece ona değil kendimize de kurallar koyuyoruz ve uyuyoruz.
Ben Defne'ye ne kadar çok Hayır dediğimi doktor söyledikten sonra fark ettim mesela.
Bir ara söylemeyeyim diye bacağımı çimdikliyor ya da dilimi ısırıyordum. Durun panik yok canım yanacak kadar değil, mazoşist değilim neticede :) Sadece kendimi uyardığımı kendime hatırlatacak kadar.

8 aylık bebekte bile net olmaya çalışıyoruz.

Telefonu bir gün kullanacak, kullanması da gerekiyor, bu nedenle geniş bir zaman için değil o an için kullanmasını istemediğimizi belirtiyoruz.

Vereceğimiz zaman da "şu an oynayabilirsin izin verdim" diyorum

Bunlar %100 yapın yapmazsanız olmaz şeyler mi tartışılır?

Uzman adı altındaki kişilerin bile bir güne bir gün ne dedikleri değişiyor.

Bugün, "Çok zararlı tv izletmeyin. Hiperaktivite ve otizme sebep oluyor olabilir" derler yarın öbür gün "50 çocuk tv izlemiş süper zeka olmuş" da diyebilirler kim bilir? Yıllar süren araştırmalar ve sonuçları neticede. Ama bu bir risk mi risk. "Neden çocuğumu riske atayım?" diyorsanız sabredebilirsiniz, ya da "Aman bize bir şey olmaz bak ben izledim bir şey mi?" oldu da diyebilirsiniz.

Daha çok nasıl bir ebeveyn olmak ve çocuğunuza ne vermek istediğinize bağlı bir şey bu.

Şu an bunu okuyorsanız belki siz de bizim kafadan, ilk 2 yıl ekstra ekstra yorulup sonra daha sakin bir hayat yaşamak isteyenlerdensinizdir kim bilir?

Hayır konumuzu burada sonlandırırken bir sonraki konu başlığımı da yine Ha ile başlayıp Havuz konusuyla devam ettireceğim.

Sizce bebekler 2 yaşın altında havuza girmeli mi?

Sevgiler,

eDde's



13 Mart 2017

12-18 Aylık Bebeklerin Gelişimine Uygun Oyuncaklar

Merhaba,

Bu yazımız annelerden çok yakın zamanda etrafındaki bir bebeğe hediye alması gerekenler için.

Sanırım kıyafet çok daha ulaşılabilir olduğu için insanın aklına ilk önce kıyafet almak geliyor. Bir de seçmek daha kolay galiba. Ve tabi giyinme bir ihtiyaç olduğu için asla az gelmiyor.

Bir oyuncakçıya gittiğinizde de envai çeşit arasından seçtiğiniz şey eğer yakın zamanda bu yaş grubu bir çocukla birebir temas halinde olmadıysanız muhtemelen yanlış bir tercih olabiliyor.

Ama unutulan bir şey var ki ihtiyaç olan kısımlar aile tarafından öyle böyle alınıyor ama çocukların oyuncağa ve o oyuncaklarla birlikte oynayabilecekleri insanlara da ihtiyacı var
Aşağıda bebeklerin 12-18 ay arası gelişimlerinş destekleyecek oyuncakların bir listesini yaptım hediye alırken belki işinizi kolaylaştırır.



Büyük Boy Legolar ve Küpler



Bu oyuncakları hemen alıp üst üste koyup bir duvar oluşturmasını beklemeyin lütfen
Hediyeyi alan olarak ona bir kule yaptığınızda gelip onu yıkmak için gösterdiği çaba ve her seferinde kulenin yıkılmasına gösterdiği heyecanda kaybolmayı bir deneyin derim 

Tekerlekli Oyuncaklar


Yürüme arkadaşları, tekerlekli küçük hayvanlar, bebek arabası, pazar arabası onu iterek ya da çekerek hareket etmesini izleyeceği herhangi bir şey.


Bunların en ideali aslında üstünde küçük küçük takılıp çıkartılan parçalar ya da küpler olanları.


Sıralama ve Dizme Oyuncakları





Bunun ingilizce adı Sorting and Nesting Toys ama Ebebekte falan böyle bir kategori yok çünkü Türkçe'de biz bunlara yapboz iç içe geçen variller, sıralı halkalar falan gibi farklı kelime grupları söylüyoruz. 12-18 Ay itibariyle ayaklanan bebeklere İngilizce'de toddlers deniyor. Hatta geçenlerde Blogcuanne'nin bu grup için yeni bir önerisi vardı blogda. BIDIK denmesini önerdi 1-4 yaş arası gruba biz de bayıldık fikre valla










Neyse bu bıdıklar böyle alsınlar dizsinler bozsunlar bir daha alsınlar bir daha koysunlar falan seviyorlar genelde. Defne pek sevmiyordu, onun problem çözmekle ilgili olayı şekilleri uygun deliklerden içeri atmak yerine kapakları açıp doğrudan ufak olanları büyük olana doldurmak. Ama bizim inancımız tam,bir gün o da bulmacaları sevecek elimizin altında olması iyi o yüzden.


İlk Arabam

Bu da ingilizcede Ride-on Vehicles diye geçiyor, Türkçe'de de yaygın adı İlk Arabam olarak geçiyor.




Biz en çok hem yürüteç hem de sonradan bisikletimsi bir şeye dönüşen hallerini sevdim bunların bir taşla 2 kuş oluyor bu sayede. Elektrikli olanları almayın hem gereksiz para tuzağı gibi geliyor bana.
Hem kas gelişimi için hem de ters hareketlerin beyni de geliştirmesinden dolayı ayaklarıyla iterek hareket ettirecekleri modelleri daha çok fayda sağlıyor.

 Masa-Sandalye Seti

12 ayda hemen oturup kullanmaya başlamıyor. İlk zamanlar çok dikkat etmek gerekiyor. İterken düşüyor falan bebekler ama bugün sorsalar yine 1. yaş doğum gününde aldığımız en uzun süreli kullanacağı ve fayda sağlayacağı şey masa setiydi.

Hiç düşünmenize ya da model bakmanıza da gerek yok.
Basic Ikeanın en ucuz olan masa ve 2 sandalyeden oluşan seti gerçekten fiyat-kalite-kullanışlılık olarak mükemmel. Gidin kutusuyla alın ve çıkın




Kara Tahta ve Rulo Kağıt

Bu ikisi de ikeada var.

İkeadan reklam almalıyız şu an itibariyle. Aslında bu 12-18 aydan çok 18+ ay aktivitesi ama hazır 1 yaş bebeğe hediye alma konusuna gelmişken belki diğer bütün seçenekleri elemişsinizdir bu iyi bir alternatif olabilir sizin için.




Bebeklere Uygun Boya Kalemleri ya da Boya Kitapları

Eskiden böyle şeyler hep yurtdışından geliyordu fakat talepler arttıkça ebebek ve joker gibi mağazalarda da bulunabiliyor artık.





Carioca marka bebekler için uygun kalemler var. Gıda boyasıyla renklendirildiği için 1 yaş itibariyle kullanılabiliyor. Gerçi bebekler 1 yaşında hala her şeyi ağızlarına götürüyorlar. O dönem anca 1,5 yaş itibariyle bitiyor ama kalem tutmak da bir egzersiz.



Bir de bizim Defne için severek kullandığımız renksiz kitaplar var fırçasının içine su doldurup kullanıyorsunuz. Fırça kitapla temas edince renkleniyor sonra kuruyunca tekrar beyaza dönüyor. Bu da 1 yaş bebekler için güzel bir alternatif.

Işıklı Müzikli Eğitici Oyuncak ve Kitaplar

Aslında bu bölümü yazmamıştım ama sonradan Defne'nin keyifle oynadığı bir kaç parça şey daha olduğu aklıma geldi. Her ne kadar Defne legolarla oynasın küplere merak salsın, bulmaca insanı olsun istesek de, o bu konuda da daha henüz bir cücük olduğunu fark etmeden kendi bildiğini okumaya devam etti.





Favorilerinden biri de Fisher Price ın Yerküresiydi. (O benim bile favorilerimden hatta) Uzun bir süre daha onunla keyifli vakit geçiririz diye düşünüyorum.






Ne Almayın!!


Kıyafet almayın, yaşına uygun olmayan bir fayda sağlamayacak oyuncaklar almayın eğer tersi bir talep yoksa...

**Kitap çocukluğumdan beri en sevdiğim hediyedir aslında. Ama kitap sadece okuyarak ya da anne babanın okumasıyla edinilen bir alışkanlık değil. 12 ay itibariyle bebekler ayaklanıyorlar, incelemeye başlıyorlar. Kitap almak istiyorsanız eğer bebekle birlikte gidin kitapçıya ona yaşına uygun 2 seçenek sunun ve hangisini tercih edeceğine kendi karar vermiş gibi yapın :)
1 yaş itibariyle çocuklar kitapçılara götürülmeli, evdeki kitaplıklarda kendilerine ait raflar olmalı ve her gün en az 5 dakika kitap okunmalı.  (Bebeklerin dikkat süreleri çok kısa olduğu için ilk başladığınızda 5 dakika bile oturmayabilir ama zamanla süreler ve kitaba olan ilgisi artacaktır.)

Ama en önemlisi yaşayan bir hayvan almayın.

1 yaşındaki bir çocuğa balık, kuş, köpek, kedi almayın

Canlılar eğer anne baba olmadan önce de o evde değilse, çocuk bilinçlenmeden de o eve girmemeliler bizim düşüncemize göre.

Özellikle kedi, köpek gibi patili evlatlar, bebek kadar ilgi istiyor. Aşısı var, maması var, düzenli bakımları var. Canlıların eve girmesi için çocukların en küçüğünün en az 4 yaşında olması lazım... Uzmanlar bu konuda ne demiş bilmiyorum ama 4 yaştan sonra çocuklar yavaş yavaş bir evcil hayvanın sorumluluğunu alabilecek mama saatlerini takip edebilecek ona su verebilecek rutinleri takip edebilirler. Onun öncesinde ise sadece ve sadece ebeveynler hem bebeklerinin hem de patili evlatlarının rutinlerini aynı anda takip etmeye çalışıyorlar. İkisinin bakımı da ekstra sabır ve efor gerektiriyor.



06 Mart 2017

Kendin Yap 1 Yaş Doğumgünü Hazırlığı

Merhaba,

1 yaş doğum günlerinde çocuklar çoğunlukla çok bir şey anlamıyorlar. Uyku düzenleri bozulunca, bir de o kadar insan kalabalığı, huysuzlanabiliyorlar. Biz hem Defne kendi ortamında olsun rahat rahat dolansın, hem de uykusu geldiğinde uyusun (ve tabii ki bütçe de var) diye bu sene evde yapmayı tercih ettik.


Anne Baba daha az yorulsun derseniz dışarıda yapılan doğum günleri daha rahat gibi gözüküyor ama tabii ki onda da harcanan paraları kazanmak için çalışılan saatleri düşününce... Neyse girmeyeceğim yine bu konuya :)


Biz sonuç olarak birkaç hazırlık dışında her şeyi evde yapma kararı aldık ve sonucunda da herkes mutlu olunca ben de tatlı tatlı yaptıklarımızı paylaşmak istedim.




1 Yaş Doğum Günü Parti Masası


Dekorasyon


Bu bölüm en korktuğum kısmıydı o kadar çok fikir vardı ve hepsini birden yapmak istiyordum ki parça parça yaptığım şeyler bir bütün haline geldiğinde bir şeye benzemeyecek diye ödüm koptu



Defne ve Köpekçik 






Tamamen Emre'nin yaratıcılığı ve el becerisi. Ben sadece düz  "D" harfi ve "1" rakamına razıydım ama o, eline aldığı her iş gibi kendinden bir şeyler kattı. 10 dk uğraşsın diye düşünürken 3 saatte yaptı ve ortaya bu 2 muhteşem parça çıktı 




Alt malzeme strafor. 2 cm kalınlığındaki Strafora önce şekli ters olarak çizdik ve daha sonra bir maket bıçağıyla keserek şekli ortaya çıkardı Emre. Üstte gördüğünüz malzeme simli eva kağıdı. Yine kesilen straforlari üzerine koyup çizdik ve kestik silikon tabancasiyla (straforu eritiyor hızlı davranmak gerek) üzerine yapıştırdık.


Strafor ve Eva Kağıdından Doğum Günü Dekorasyonu



Stark'in silueti şeklindeki "1" yapılanların arasında en orjinaliydi. Biz her hangi bir şablon kullanmadık ama eğer derseniz ki bu köpekçiği çizemeyiz internetten istediğiniz bir görseli çıktı alıp straforun üzerine çizip kesebilirsiniz. 

1 yas tahtaları 



6
Doğum Panosu Evde Nasıl Yapılır? & 1 Yaş Panosu Evde Nasıl Yapılır?



En soldakini 2015 yılında Defne'nin gelişini duyurmak için hazırlamıştık.

Ben yine tahtayı hazırlamıştım Emre'de hayalimdeki tasarımı bize özgün bir hale getirip tebeşirle çizmişti. 1 yaşı içinde benzer bir şey yaptık

Bu tahtaların hazırını artık her yerde bulabilirsiniz ama adı üstünde bu bir kendin yap (DIY) doğum günü hazırlığıydı. Tahtalarda bizim elimizden çıkmalıydı.


Ortadaki tabloda Defne'nin doğum günü bilgileri ve 1 yas bilgileri var bunun yanı sıra 3 aylık periyotlarla Defne'nin yapabildiklerini de yazdı Emre (kaliteci dokunuşuymuş o 3 aylık periyotlar)

İşte ilk 3 ay Ellerini keşfetti Stark'ı gördü Ayaklarını keşfetti

2. 3 ay döndü yüzdü falan filan diye gidiyor en ana başlıkları aldık
Çişini yaptı kakası katı gıda kakasına dönüştü falan yok :)

Kaka çok önemli 1 yaş altı bebeği olan ebeveynler bilir sonraki dönemlerde o kadar yeni şey oluyor ki unutuluyor herhalde 4 yaşında bebeği olup kaka rengi muhabbeti yapan birini henüz görmedim :)


En son tahtada da Defne'nin kelimeleri en sevdiği yiyecek kankası ve oyuncakları var

Püskül





Defne'nin mama sandalyesinde takılı olan püskülleri hiç anlatmak istemiyorum. Malzemem oldukça yetersizdi ve çok da istediğim gibi olmadı ama fotoğraflara baktığımda o kadar da kötü gözükmedi gözüme
Siz ne dersiniz?

Bunları yapmak için en ucuzundan istediğiniz renk kullan at masa örtüsü, maket bıçağı, cetvel, para bantı, masa örtülerinin renkleriyle uyumlu kurdele (mama sandalyesine baglayacaksiniz ona göre 😊) bir de çizilse de sorun etmeyeceğiniz bir şey tahta olur tepsi olur masa olur siz bilirsiniz


Ben anlatamayacağım ama sanırım


DIY tassel garland yazarsanız yapılışı youtubeda çıkıyor karşınıza


Perde


Fonda duranlar kurdele... evde olan ve dışarıdan aldığım uyumlu kurdeleleri silikon tabancası yardımıyla daha önceden evde olan kalınca bir halat ip vardı tozpembe renginde onun üzerine yapıştırdık








Yelpaze ve Balon Ponponlar




Bu yelpazelerin de yapılışı çok kolay fakat uğraştırıyor


50*70 Bir kartonu 35*50 2 parça olacak şekilde kesip akordeon gibi katlıyoruz daha sonra bu katladığımız parçaları ikiye kıvırıp diğer parçayla birleştirip açıyoruz.


Balon Ponponları satın aldık. Eğer evde yapmak daha uyguna gelecek olsaydı onu da evde yapacaktık ama Kadıköy'de bir dükkanda tesadüfen çok ucuza bulduk bunları o nedenle almak daha mantıklı oldu


Pasta - Kap Kek - Kurabiye

Ve Tanrı annelerin her işe yetişemeyeceğini anladı sonra Anneanne ve teyzeleri yarattı :)

Kardeşimin yoğun bir iş temposu var. Bazen haftaiçi her gün 8lerde 9 larda eve giriyor ya da evde gece 10 lara 12 lere kadar çalışıyor. Bütün bunlara rağmen yeğeni için istediği pastaya ve kurabiyelere aldığı en düşük fiyat 500-600 liralarda olunca ben yapacağım bunu dedi.

Sonuç ta taaa




Pasta çilekli ve beyaz kremalıydı. Üstü şeker hamuru.

Kurabiyeler deseniz hiç söz etmeye gerek yok 

Tek sorun kap keklerin başına gelenler. Kap kekleri pişirmiş ama bir türlü gece 2 de uğraştığı için kremasını tutturamamış çikolata sosun 2 defa altı tutmuş bir daha yapmış en sonunda pes etmiş bence onlar da inanılmaz lezzetliydi bırak üzerinde sosu da olmasın artık dedim :)



Onlar da burada tek fotoğrafını çekmeyi unutmuşuz aceleden

Bu arada bu tacları da kuzenim kesti yine eva kağıttan ikramların üzerinde hoş bir detay oldu 



Mamalar

Gelelim tuzlu ikramlara Buğday Salatası ve Patates Salatasını evde yaptık
Buğday Salatasının tarifini daha sonra ekleyeceğim bloga çalışan anneler için inanılmaz pratik ve lezzetli bir ikram
Eve gelen misafirlerden özel sipariş aldığım zamanlar bile oluyor :)
Her sofraya da yakışıyor 

Misket Köfteler anneannemin elinden üzerine tanımam

Börekler çok güvendiğim Boşnak Börekçisi var Tuzla'da ona doğum günü için sipariş verildi oradan geldi

Yaprak Sarma Denizli'de kadınların yardım amaçlı kurduğu bir dernek var oldukça temiz ve titizler kermeslerinde üretimlerini satışa sunuyorlar hem tatlısı hem tuzlusu çok güzel.

Oradan gelen arkadaşıma sipariş verdim getirdi muhteşemdi

Tamam ekonomik ve evde yap olsun dedik ama her şeye de yetişemeyiz değil mi? :)


Hepsi bu kadar


Buarada doğumgünü yapacak olan bir arkadaşıma söz vermiştim yazıyı yetiştireceğim diye ama beceremedim


Umarım işinize yarar


Sevgiler


eDde's