Aradığınız Neydi?

13 Ağustos 2022

İlk Bebek vs İkinci Bebek

İlk bebekte hamilelikten başlar heyecan…

Ultrason günü sayar, 12. Haftada doktor tamamdır artık söyleyebilirsiniz diyene kadar zar sor sabreder bazen ağzından kaçırır, cinsiyetini ayrı heyecanla bekler hafta hafta uygulamalarda bugün susam tanesi bugün mercimek bugün avokado diye diye haftaların hesabını tutarsınız… Doğumun nasıl olacağı en önemli konulardan biridir… Hangi hastane, hastane odası süslensin mi süslenmesin mi, bebeğin duyurulması için nasıl bir fotoğraf kullanılmalı, doğumdan sonra emojili fotoğraf mı emojisiz fotoğraf mı bile gündem olur…

Bir de tabii alışveriş… Odasındaki her bir detay, duvarların rengi, mobilyaları, kıyafetleri, manikür takımları, hastane çıkışı, annenin giysileri babanın giysileri tek tek düşünülür ve seçilir…

Tüm bu süreçlerin önemli olduğunu düşünür insan ta kii bebeğimiz dünyaya gelip bizi anne baba yapana kadar :) 

Aylarca en sevdiği yatağın omzumuz olacağını, bebek uyusa bile süt sağmaktan, gaz çıkarmaktan, alt değiştirmekten ve süt üretmek için beslenmek gerektiğinden uyuyamayacağımızdan… Ya da mama veriyorsak yıkanacak milyonlarca biberondan birileri bize bahşeder ama o an bize “Amaaannn belki benimki uyuyacak. Felaket tellalları canım bunlar” hissiyatı geldiğinden kulaklarımızı tıkarız… Sonra anlarız ki uykusuzluk zorunlu olan tek gerçek ilk bir kaç ay…

İlk bebeğimizin çok önemli bir görevi vardır çünkü bizi anne baba yapmak…

Sonra sonra zamanla Google’da aramalar “bebeğim neden ağlıyor?” dan “bebekler için güvenli beslenme?” konularına, oradan “iki yaş sendromu nedir öneriler” den, kreş araştırma sorularına, en sonda da ilkokul öğretmen araştırmasına gider…

İşte tam da burada artık bebeğiniz sizi çoktan anne baba yapmıştır… 

Benim iki çocuklu hayatım tam da burada başladı işte… Uykular düzene girmiş, ilkokula mı anaokuluna mı gitse diye düşünürken hayatımıza bir süpriz yumurta girdi ve bebeğimizi ablaya dönüştürmek için kararlı bir şekilde büyümeye başladı…

Biz zaten çoktan anne baba olduğumuzdan mıdır başımıza gelebilecek zorlukları artık bildiğimiz çözümü bilmek ya da çözüme ulaşmak konusunda uzmanlığımıza güvendiğimizden midir bu yumurtamız bizi hiç yormadı… 

Ne hafta ve meyve takip ettik ne doktor randevusunu daha erkene alalım diye uğraştık… Zaman, ilkinin peşinde koştururken ve diğer günlük koşturmacalarla aktı ve gitti… Son bir aydı galiba giyecek bir şeyi yok bir gidip bakalım demiş ve alışverişe çıkmıştık… 

Karyolası, bebek arabası, oyuncakları, dolabı her şeyi ablasından kalma… Ne hastane odası süsledik, ne baby shower yaptık…  Doğum başladığında ben harıl harıl yüksek lisans sınavı yetiştirmeye çalışıyordum :) Ablasının doğumunun tam tersi babası bile doğumhaneye giremeden bir çırpıda dünyaya gelen Efsun hanım tüm görkemiyle aramıza katıldı…

Tabii ki bilmediğimiz yerden bir sürü soru sordu, bir ebeveynlik testi yapıldı ✔️ dünyaya gelişinde ablasında yaşamadığımız zorluklarla da tanıştırdı bizi 😊🤷🏼‍♀️ Yine de çılgınlar gibi bebek bakım videoları seyretmeden, blog kurcalamadan bildiğim ve güvenli bir yerden annelik yapmayı tecrübe etmek aşırı keyifli oldu… Bir numaranın okullu olması da sokulmaların tadını çıkarabilmek için şahane oldu 🥰 

İlk bebeğimiz bizi anne baba yaptı ikinci bebeğimiz bize anne baba olmanın tadını çıkarma izni verdi…

Uykusuzluk mu? O standart pakete dahil ama uyutma tekniklerini bilmek çok işimize yaradı… 

Dip not: Paketten kolik çıksa ne yapardık hiç bilmiyorum ama 🙈

12 Ağustos 2022

"Sana 50 olsun Abla!"

Dün akşam Defne ile birlikte iş çıkışı biraz gezinelim diye Çınar'a gittik.

Dükkanları gezerken bir telefoncu gördüm telefona kap ve ekran koruyucusu da alacaktım. 3,5 yaş Oyuncaaağğğğkkkkk diye bağıran Defne'yi de sakinleştirip ikna edip telefoncuya girdim.

Önce ekran koruyucu sordum;

"10 TL - 20 TL -30 TL 3 çeşit var apla hangisi olsun?" dedi sevgili telefoncu kardeş.

Buarada artık "Bana abla mı dedi o?" iç sesini de çok daha az duyduğum yaşlardayım sanırım düşününce.

Ben de ne farkı var birbirinden 20 lik olsun dedim.

Neyse onu uygularen ben bir taraftan telefon kılıflarına bakıyorum.

iki tane şu arkasında yüzük olan kapaklara bakıyordum.
"Gold olan 20, Kırmızı olan 30" dedi. Ben de aaa bu da iyiymiş dedim.

Sonra Gold olanı seçtim.

Ama bu arada Defne neredeyse tüm standlardaki kılıflara boyu yetsin yetmesin bir kere dokundu, Telefoncunun önünde bankoda duran döner sandalyede bağıra bağıra bir milyon kez tekrar döndüüüğğğrrrr beniii anne, hayır ondan değil, pembe unicorn lu olsun annneeee, diye çığlık çığlığa bağırıyordu...

Sonra işte neyse "apla benim işim bitti diyince" ben telefonu aldım "aaa ne güzel olmuş, ne kadardı?" diye sordum o da bana "APLA sana 50 olsun" dedi "Teşekkür ederim kardeş, al!" dedim ve dükkandan Defne'yi de kapıp çıktım.


Bir 5 10 dakika sonra "Leeeyyynnn 20 Lira koruyucu 25 lira kılıf nasıl bana 50 oldu!" diye jeton düştü ama sıcaktan mıdır Defne'nin oyuncak çekiştirmesinden midir nedir adama o 5 Lirayı bizim dükkanı talan etmemize hiç ses etmemesine bahşiş olarak gönlümden bıraktım gitti.

Ama ara ara gerçekten Salak mıyım ben hissi de bir elip gitmiyor değil :)))