Aradığınız Neydi?

18 Ağustos 2017

Soru Sormazsak Her Şey Olduğu Gibi Kalır

Okudunuz değil mi haberleri?



Ruhumda kocaman bir yara açtı okuduklarım.
Biz şanslıyız. Denizli'de olduğumuz için Defne'yi kendimiz bırakıyoruz akşam da kendimiz alıyoruz. Ama İstanbul'da olan çocuğunu evden servisle göndermek zorunda kalan arkadaşlarımı düşünüyorum. Tüylerim diken diken daha zor nefes alıyorum onların hislerini, korkularını düşününce. Bana Defne'yi kreşe gönderme daha çok küçük diyenleri de anlıyorum. O kadar denetimsiz, o kadar "bana bir şey olmaz" ya da "kervan yolda düzülür" mantığıyla yaşıyoruz ki...

Bu acılar, bu hatalar....

Denetimsiz yaşamayı seven kurumlar, " Aman sen de çok pimpirik yapıyorsun" cular, soru sormaya korkarak yetiştirilen sorgulamadan büyüyen nesiller, soru sorulmadığı için kendini bazı kurallardan muaf zanneden insanlar, öz denetim sıfır, kurallara uyma sıfır, kendine kural koyma sıfır olan bir toplum...


Olsun  eleştirmenin dışında bir şeyler yapmak lazım

Soru sormak lazım

İlla ki daha da çok soru sormak lazım

Gerekirse kaos yaratmak, bazılarını inadına rahatsız etmek lazım ki

DÜZELSİN

Çocuklarımız için yapmak zorundayız

Önce kendimiz sormak zorundayız

Sonra da onlara soru sormayı öğretmek zorundayız

Daha önce paylaştığım listeyi çocuğunu servisle okula göndermek zorunda kalan herkes için güncelledim

Lütfen okuyun, eleştirin, ve eğer varsa aklınıza gelen ek sorular bana yazın,
güncelleyeyim

Güncellerken isminizi de yazayım

El birliğiyle değiştireceğiz

El birliğiyle düzelteceğiz başka türlü kimse yapamaz

Tepeden bir şey gelir diye beklememeliyiz artık


Soru listesini buraya da bırakıyorum



Listede olmayan bir şey varsa aklınıza gelen yorum olarak bırakın listeyi revize edelim ara ara 

Soru Listesi:
Kreşin çalışma saatleri?
Toplamda kaç çocuk ve öğretmen var ve sınıflar kaç kişi?
Öğretmenlerin eğitim durumu? 
Sınıflardaki yaş aralıkları?
Uyku saatleri nasıl?
Defne kadar küçük bebeklerle deneyimleri nasıl? En küçük ve en büyük bebeğin yaşı
Haftasonu çalışması var mı?
Birlikte çalıştıkları bir pedagog var mı, biz de ebeveynler olarak çocuklar konusunda destek alabiliyor muyuz?
Belli bir aktivite programı var mı?
Anlaşmalı oldukları Beslenme uzmanı veya Çocuk doktoru
Yemek listesi? Tedarikçileri kimler?
Beyaz ekmek, beyaz un, şeker ve yağ konusunda ne düşünüyorlar?
Boya kalemleri ve Oyun Hamurları ne marka?


Bu noktadan sonrası bebeğini kreşe ya da okula servis ile gönderen anneler için yazılmıştır:

Servislerde oto koltuğu var mı?

Servislerde kaç çocuk için kaç sorumlu oluyor?
Servis şoförleri kendilerinin sorumluluğunda mı yoksa taşeron mu çalıştırıyorlar?
Servis şoförlerinin sabıka kaydı ve referans görüşmelerinin notları?
Veliler de servis şoförü ile görüşebilir mi?
Servis şoförünün iletişim bilgileri ve sosyal medya hesaplarının bilgileri?
Servis sorumlularının iletişim bilgileri ve sosyal medya hesaplarının bilgileri?



Biz Defne'yi kendimiz bırakıyoruz ve kendimiz alıyoruz.

Türkiye'de malumunuz anneler, babalar bile oto koltuğunu yasal bir zorunluluk olmasına rağmen hala gereksiz ve önemsiz buluyorlar.

Sorun! Soru sormaktan korkmayın! Soru sormak öğrenmenin ve ihtiyaç hissettirmenin temelidir.

İhtiyaç hissetsinler! İhtiyaç hissetsinler ki tedirgin olsunlar! Tedirgin olsunlar ki endişe, önlem alma ihtiyacını doğursun. Önlem alsınlar ki, önlem almaları için başlarına bir şey gelmesin. Anneler, babalar çocuklarıyla bu kadar ihmaller silsilesi olaylarla sınanmasınlar. 

SAKINAN GÖZE ÇÖP BATAR

AKLIMA GELEN BAŞIMA GELİR 
KÖTÜ KÖTÜ DÜŞÜNCELERLE ÇAĞIRMAYAYIM 

DEMEYELİM Kİ ÖNLEM ALALIM

04 Ağustos 2017

Bebeğim Sudan(kum, cim, taş, tahta...) Korkuyor 😵

Temmuz 2017 Denizli


Zamanı yavaşlatmak yazarak mümkün

Her anını kayda alınca Defne'nin her günü bugünmüş gibi hatırlamak mümkün oluyor 

#DefneUzun şimdi tam 17 ay 2 haftalık...

Her gün yeni bir huyu olur mu insanın?

Oluyormuş...

3 ay önceydi sanırım banyoya soktum onu, suyu açtım.
Nasıl çığlık kıyamet? Etini kopartıyoruz sanki.

Hayat hep seçeneklerden ibaret.
Bu noktada aklıma gelen seçenekler;
Ya şımarıklık yaptığını düşünüp etiketi yapıştırıp onu her gün zorlayacaktım
Ya da bu konuyu beynimin bir köşesine kaydedip bir alternatif çözüm bulacaktım

İkici şıkkı tercih ettim.

Iyi ebeveyn olmak ne kadar zor olsa da görünenin ötesine bakmayı da gerektiriyor

Bazen insan ilk şıkta sıkışıp kalabiliyor belki birine yardımı dokunur diye yazıyorum şimdi de.



Patara Plajı - Antalya


Ve insan farklı bir ihtimal fikrini düşünmeye başladığında algısı da açılıyor.
Fark ettim ki sadece banyoya karşı değil yere su damlasın ya da ayakları kaysın oraya da basmak istemiyor. Yere oturup onu da kucağıma oturtup öyle banyo yapmaya başladık. Ağlama krizleri sona erdi. Sonra banyoda ona bu bet sesimle şarkılar söyledim, oyunlar oynadık, su fışkırttık oraya buraya. Bir süre sonra onu banyoda ayakta durmaya teşvik ettim. Sonra zamanla geçti.

Sadece su da değilmiş bu arada her gün bir yeni huy

Kum, cim, toprak, taş... Hiç üstüne gitmedik ama cim bir alana bırakıp uzaklaşıp gel hadi bekliyoruz dedik...

Deneyip yapamayıp bizi çağırdığında gittik, kucakladık, anlattık her defasında
"Burası çim"
O da cevap verdi "haaa!"
Banyo yaparken o kendi ayağa kalkana kadar bekledik
Denize koala modunda girdik... Alışana kadar kucağımda 2 gün uyuyor numarası yaptı 😂😂 Biz hep eğlendik yanında
Güldük, gösterdik, battık, çıktık karşısında
Biz rahat olup rahat bıraktıkça o da rahatladı
3. Gün suda elini çırpıyordu
4. Gün suyun içine atlamaya calışıp "deni deni" diyip denize gitmek istiyordu...

Bu fotoğrafı sabah kreşin sayfasına yüklemişler
Görünce guldum 😄 çamurla oynamak istememiş belli
Sonra akşam üstü geldi eve çantasındaki not defterine baktım
Öğretmeni yazmış "Çamurdan çok hoşlanmadı kenara oturtup ona oyuncak verdim"
👉Çamurdan hoşlanmadığını anlaması muhteşem
👉Onu oynaması için zorlamamasi ve anlayış göstermesi daha da muhteşem
👉Alternatif sunması süper ötesi bir şey 💖

Bir bebek kolay dünyaya gelmiyor
Bir insan kolay yetişmiyor

Ama eğer doğru şekilde izlersek o büyümek için ihtiyacı olan her şeyi bize söylüyor sanki

Doğru teşhis de doğru çözümü içinde barindiyor

Yorgunluktan zihnimizin kapanmadığı bebelerimizin ihtiyaçlarını doğru anladığımız günlerimiz olsun

Sevgiler

eDde's

01 Ağustos 2017

Kreş mi? Bakıcı mı? Büyükanneler mi?

Selam,


2016 Yaz
2017 Yaz






Her yaz aynı yerde denize girenler (yazlıkçılar diyebiliriz özetle) anlayacaktır, bir süre sonra orada da yaşadığınız mahalle tadında bir insan grubu oluşmaya başlıyor.

Genelde emekli olmuş teyzeler ve ablalardan oluşan ve eskiden günlük amaçları taş ya da kağıt oynamak olan (şimdilerde ise tabletten top patlatma falan da oynuyorlar) sabit bir kitle vardır şezlonglarda.

Yaz başı şezlonglarını ya da oturacakları masayı belirler, işletme sahipleri ile de sessiz ve derinden bir anlaşma yaparlar

** Her gün bizim şezlongları kapat İsmail'ciğim... Unutma bak haftasonu ablanlar da gelecek (kızları) ona göre bir şezlong fazla koyarsın...

Bu sabit kitleye hafta içi torunlar (çünkü yazın torun bakmak için İstanbul'da kalmazlar torunu da alır öyle giderler yazlığa), haftasonu eşleri, çocukları falan da eşlik eder.

Bazen eşler de emekli olmuş olabiliyor ama onları şezlong da göremezsiniz.
Daha iç tarafta sadece oyun oynanan bölümde bütün bir yazı çay içerek geçirirler
Sadece sabah erken saatte ya da akşam geç saatte denize girerler, arada da arkadaş bulurlarsa balık tutmaya giderler.

Hayalimdeki emekli hayatı da böyle bir şey işte ama biz artık emekli olamıyorduk di mi?

Giriş yine çok konudan bağımsız ve uzun oldu gibi gözükebilir ama alakalı.

Gözünüzde canlandırdım mı şimdi torununa bakan sarışın teyzeyi :)

Ben çalışmaya başlayınca kızıma 6 ay itibariyle 1 yaşına kadar ağırlıklı olarak annemin baktığını fark etmişsinizdir belki.



Bu teyzede torununa bakıyor (kızının oğlu). Erkek çocukları kız çocuklarına nazaran çok daha hareketli oluyorlar. Tüm suç hep Hormonlarda.

Aslında çok da tontik bir 4 yaş bebesiydi kendisi. Öyle kuduruk bir hali de yok ama işte yine de eskilerin deyimiyle bir bakışla da hizaya gelmiyor çocuklar artık. Biz istemiyoruz çünkü öyle çocuk yetiştirmek. Çocuk dediğin özgür olacak, koşacak, oynayacak, büyükler de bir zahmet onunla birlikte koşacak ya da çocuğa uzaktan bakmak yerine alacak kovayı küreği oturacak yanına onu oyalamanın bin bir yolundan birini bulacak bunca senelik tecrübeyle.

Laf lafı açtı, "bizim zamanımızda" konusuna geldi.

"İstanbul'da da ben bakıyorum" dedi
"Kreşlerde çocuklar aç kalıyorlar" dedi
Ben de bu arada muhabbete katılıyorum bunlar aklımda kalanlar
Bir deee
"Hiç hayır demiyorlar çocuğa" dedi ben de her zamanki gibi doğrucu davut "doktorlar da hayır demeyin diyor zaten" dedim,

o da bana "çok biliyorsanız oturup evde kendiniz bakın çocuklarınıza" dedi.


Bunu torununu ya da kızını sevmediği için söylemedi


Mümkün mü öyle bir şey? Öylece çıkıverdi ağzından.
Belli ki onlar da bizim gibi tartışıp duruyorlar :)

Biz de tartıştık annemle çok bu yıl...

*****



Bebeğine annesi bakanlar bilirler, inanılmaz bir güven duygusu ile çıkıp gidiyorsunuz ilk gün evden. Annenizden daha güvenilir kime emanet edebilirsiniz ki çocuğunuzu? 

İlk sabah annem eve geldi.


Ben iş için çoktan hazırlanmış, Defne'yi emzirmiş, kokusunu içime çekmiş yatağına geri bırakmıştım.
Bir taraftan ayrılık zor evet ama kadın olarak, birey olarak, evden pusetsiz, sırt çantasız, bebek bezi falan düşünmeden ya da oramdan, buramdan yedek tişörtler, bodyler, emzikler sarkmadan çıkmak ve gideceğim 5 dakikalık yere 5 dakikada gitmek de kabul edelim olağanüstü heyecan vericiydi(değil miydi?) 



Sonra...


Burası biraz hassas terazi

Annem tabii ki benden ve babasından sonra Defne'nin iyiliğini düşünecek ilk insanlardan ama(evet ama geldi) onların zamanıyla bizimki çok farklı


Ve iste ilk gün itibariyle yaşamaya başladığımız sorun

"Bizim Zamanımızda"





▶️... 4. Ayda bebekler tarhanaya başlardı
▶️... yelek giydirirdik biz
▶️... çorap giydirmek lazımdı
▶️... bize de konuşurlardı ama biz böyle cevap vermezdik
▶️... güneşte çocuğu çıkartmazdık (yalan ben her yaz en az bir kere haşlanırdım) 
▶️...muhallebi vardı, muhallebi yapmayacak mıyız çocuğa?
▶️...eline ekmek verirdim, oyalanırdın (ekmek, ekmekmiş o zaman)
▶️...çorbaya ekmek doğrardık, doymamıştır bence(330 ml çorba içmişti)
▶️...reklamlara bayılırdınız (şimdikiler de bayılıyor ama hiç faydalı bir şey değil aksine zararlı)
▶️...yürütece koyardık sizi, dolanırdınız
▶️...hoppala da mı Yok?


Hoppalaaa!!


Ve evet daha böyle binlerce şey tabii ki
Bir ara her hafta "Doktora bir daha mı sorsanız şu yürüteç işini, çocuk da oyalanırdı" diyordu annem istisnasız



Evet sizin zamanınızda ben çocukken ekmeğe margarin sürüp üstüne toz şeker döker yerdim ve bu benim kahvaltım olabilirdi ve bundan başka bir şey de yemek istemiyordum,
Hatta meyvenin, yumurtalı ekmeğin her şeyin üstüne şeker dökerdim.
Ve şu an ciddi bir kilo problemim var
Siz evde, okulda otobüste her yerde yanımda sigara içebilirdiniz
Ekmeğin ekmek olduğu, sebzenin çürüyebildiği zamanlarda, anneannem tarhanamızı bahçede yaparken, elbiselerimiz anneannemin elinden çıkarken, biz sabahtan akşama sokakta ip atlayıp, bisiklete binerken, cep telefonları yok, tabletlerin ihtimali bile yokken, hava kararmadan eve girilen zamanlarda, devlet okulları düzgün eğitim verirken,
Başka bir zaman diliminde
Ceza çok makbul bir şeymiş şimdi çocuğa "aaa cıs" bile demiyoruz



Hele blw zamanı. Ah! Ah!
Ne dil döktüm sadece anneme de değil
Defne her öksürdüğünde boğulacağına inanan ve kalp krizi tepkileri veren teyzeme
"Iyykk üstü başı battı" " Ay ay ay elini yalıyor Stark" diye çığlık atan aile büyüklerine kaç kez dev boy açtım gözlerimi bilmiyorum





Arkadaş bu çocuğun yanında agresif ya da abartılı bir tepki vermemeniz gerekiyor
Çok basit, çok. Çığlık atmayın!

Her düştüğünde bacağı kırılmış gibi tepki verirseniz çocuk nasıl korkmadan tekrar tekrar denemeyi ve düşmeyi öğrenecek

Ya da Stark yanına geldiğinde tepki verirseniz ve korkarsa bu çocuklar nasıl bir arada büyüyecek


Geçen sene en çok kullandığım cümleleri sorsa biri bana top 5 aşağıdaki gibi olurdu herhalde

"Bunu böyle demesek/yapmasak daha iyi olur"
"Hayır! Doğrusu bu!"
"Niye ısrar ediyorsunuz ki..."
"Üşüdüğü için değil terlediği için hasta olacak"
"Kendi yer...Hayır boğulmaz...Boğazına kaçarsa çıkartır"


Böyle böyle derken Defne 1 yaşını geçti üstüne bir sürü başka şeyler de oldu

Yine de güzel baktık biz bu çocuğa

Geçen gün alabileceğim en iyi tepkiyi aldım yeni doktorumuzdan

"Çok güzel OLMUŞ bu çocuk" dedi (emeği geçen herkese tekrar teşekkür etmem lazım, ortaya karışık baya iyi bakıyoruz biz bu çocuğa)

Şimdi hal böyle olunca kendi kendime dedim ki evde kendi canımdan olanla böyle olduysam Defne'yi eğitiminden, görgüsünden, temizliğinden, titizliğinden emin olmadığım biriyle nasıl bırakayım?

Ben kendim hem ev, hem köpek, hem bebek zorlanırken; eve gelen birinden bunları nasıl bekleyeyim dedim,

Ve Defne'yi bir kreşe başlatmaya karar verdim




Defne Kreşte Çakıl Taşlarıyla Oynuyor
                                               


Çok yaygın bir durum değilmiş 16 aylık bebekler için kreş onu anladım
Genelde 2 yaş üzeri kreşler, ama hiç yok değil.
Tabii Denizli'ye taşınmış olmamızın da bunda etkisi büyük.




Defne Kreşte Meyveli Yoğurt Etkinliğinde



Ben bir anne olarak Neden Kreş dediğimi şöyle özetleyebilirim sanırım:

●Çalışan herkesin iyi kötü bir okul öncesi eğitimi olduğunu biliyorum
●Yine aynı şekilde ilk yardım ve kazalar konusunda eğitimleri olduğu
●Bizim ülkemizde hiçbir güvenilirliği olmasa da evde olacağından daha iyi denetlendiğini biliyorum
●En hızlı öğrendiği donemde bir teyzeyle eve kapanmak yerine kendi yaşıtlarıyla bir arada olacağını biliyorum
●En kötüsünde bile yapılandırılmış bir program olacağını bir takım etkinlikler ve aktiviteler olacağını biliyorum
●Dil becerisinin, el becerisinin gelişeceğini biliyorum
●Hiçbir şey olmasa evde 7/24 marimar izleme riski yok bu bile bir şey bence
●Benim süper repertuar (!) hiç kimsede yok ama kreşteki çocuk şarkıları da benim muhteşem(!)
sesimi aratmaz diye umuyorum :)

Defne mutlu, ben mutlu, Emre mutlu, Stark mutlu(annesi ona kaldı çünkü)

Hatta geçenlerde annem bile "Çok iyi yaptın kreşe vermekle" dedi

Ben şok!

Bunun için de baya bir karşılıklı ikna metotları denedik birbirimizin üzerinde

Neyse sahilde gördüğüm teyzeyle ilgili de şöyle bir düşüncem var
Memnuniyetsiz değilse bile sözleri durumundan şikayetçiymiş gibi
Annenin imkanı olsa ya kendi bakar çocuğuna, ya annesi yorulmasın diye bir bakıcı tutar, ya da başka bir alternatif çözüm üretir.
Demek ki üretememiş ve annesinden destek istemiş. Annesi de sağ olsun 4 senedir bakıyor torununa. Yorulmak tabii ki de hakkı ama bu zamanın şartlarında en yorgunu araştıran, soran sorgulayan anneler (hele bir de bu arada çalışıyorlarsa mental yorgunluk ve parçalanmışlık ve hiçbir şeye yetememe ve yetişememe ruh hali)


Mükemmel anne diye bir şey yok, mükemmel büyük anne diye de bir şey yok çünkü mükemmel insan yok. İnsan hastalanır, yorulur, geç kalabilir, aksilikler yaşanabilir... Ama ideal kreş diye bir şey var... İşi tek bir insan boyutundan çıkarıp herkesin kendi işine en iyi şekilde sahip çıktığı ve saygı duyduğu bir kreş benim için tercih sebebi oldu...

Neyse diyeceğim şudur ki ben çalışan kadın olmayı çok seviyorum, evde ev işi yapan halimi de bizim evdeki kimse sevmiyor zaten :)
Bir çocuk yetiştirirken de ona doğru rol model olabilmek için çalışan kadın olmanın en doğrusu olduğunu düşünüyorum

Ben tam zamanlı bir ev hanımı anne olmaktansa, onunla her sabah bu evden çıkıp onu çok eğlendiği ve çok sevildiği kreşine bırakıp kendi işime gitmeyi tercih edeceğim bundan sonra. Ruhen ve bedenen bu çalışma molası bana ve hatta etrafımdaki herkese iyi geldi. Bu kadar rehavet yeter de artar :)

Şimdilik bu kadar...

Bakıcı ile büyüyen ve büyük anne ile büyüyen çocuklarınızın yaşadığı tatlı anlar ve zorluklar hakkında aşağıya yorum bırakabilirseniz karar verme sürecinde olan annelere el birliği ile yardım etmiş oluruz :)

Sevgiler
eDde's